boynuz kulağı geçti.

az sonra birbirlerine şampanya da içirirler mi acaba?
horns'da daniel radcliffe kız arkadaşı juno temple'ı öldürmekle haksız yere suçlanan ve bu da yetmezmiş gibi bir sabah şakaklarından boynuzların çıkmakta olduğunu fark eden genç bir adamı canlandırıyor.


bu filmin şaka mı yoksa gerçek olduğunu tam olarak anlayamasam da daniel radcliffe'in normalleşme çabalarını mantıklı buluyorum. önce what if şimdi de bu filmle genç bir aktör olduğunu, harry potter'ı geçmişte bırakmak istediğini, dönem kıyafetleri dışında da bir şeyler giyebileceğini ve amerikan aksanıyla konuşabileceğini kanıtlamak istiyor. işın içinde juno temple'ın da olması ise bu garip ikilinin aynı amaçlar uğruna kolları birlikte sıvadıklarının garantisi. temple da acayip biri çünkü, hep bir thuaf hep bir sorunlu genç kız. burada da ölüyor gerçi ama olsun ena zından aubrey plaza gibi zombi olarak uyanmıyor (bkz. life after beth)

seni bu afişinle daha çok sevdim horns.