i, daniel blake


vurucu bir şeyler izleyeceğimi biliyordum, ama bu fazla geldi.
sabah sabah bi de.
hava zaten yağmurlu.
ama şemsiye de açamıyosun, öyle cins bi yağmur.
koştur koştur salona git.
önündekinin omuriliğini umursayacağı tutsun, dimdik otursun o kafa bi sağa bi sola gitsin, gerdan mı kırıyo, napıyosa.
yer değiştir, bi rahatla, oh iyi ki daha fazla beklememişim de ön sıraya geçmişim de kendi kendine. içinden konuşuyorsun tabii bunu da unutma.
az daha çayını içmeyi unutucaktın, soğumadan dik onu da kafana.
sonra film başlasın, o iğne iğne batan yağmur taneleri gibi o da batsın her yerine, makyaj filan gitsin zaten, hayır sabah ona vakit harcadığına yazık.
ne kadar küçük olduğunu düşün, her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha hatırla. moralin iyice bozulsun.
sahneler ilerledikçe bi daha bi daha ağla.
çantan da arkada kalmıştı ilk oturduğun koltukta, burnunu ancak kazağının kollarında temizleyebilirsin.
30 aralık'ta vizyona girecek altın palmiyeli i, daniel blake. izlenmesi lazım.

fragmanı da iliştirdim şöyle: