hem de babamla.
daha ne olsun.
çünkü biz hep babamla okuduk geceleri pıtırcık ve arkadaşlarının birbirinden 'matrak' hikayelerini.
annem de sıkılmamış oldu böylelikle hem çünkü anneannemdeydi, annem pek sevmez çocuk filmlerini ve animasyonları. ama robocop'u sever mesela. öyle biri kendisi.
neyse konumuz annemin sinema zevki değil tabii, pıtırcık ya da orjinal adıyla: 'le petit nicolas'.
film bir sürü pıtırcık öyküsünün bir araya gelmesinden olşuyor. başlıcaları: pıtırcık'ın babasının patronlarının akşam yemeğine gelişi, sırma'ların evinde çay partisi, çiçekçi macerası (en çok güldüklerimdendir bu), komşuları meraklı bey, arsadaki terkedilmiş ve çürümeye yüz tutmuş minibüs...
film sayesinde anladım ki, kitaptaki isimler tamamen vivet kanetti'nin uydurmasıymış. ne de güzel uydurmuş ama. pıtırcık kadar sevimli bir kelime daha olabilir mi? peki ya lüplüp'e ne demeli... sonuç güzel, birbirinden kopuk hikayeler olsalar da, yeterli devamlılığın sağlanmış oduğunu düşünüyorum film boyu.
bir tek önceleri pek sevimli bulduğum pıtırcık karakterinin birazcık smalville'in superman'ini anımsattığını düşündüm, bu da hemen canımı sıktı, pek sevmem çünkü o çocuğun kusursuz yüzünü. ama bu da benim hüsnü kuruntum tabii.
bu kadar da benzerlik şamda kayısı bana sorarsanız.
mekanlar deseniz tam hayalimdeki gibiydi, kostümler zaten şahane...
karakterlerden ise favorim dalgacı oldu, bir de o seine nehrini bildiği sahnede herkesin coşkusu gözlerimi doldurdu, çok sevinçli bir andı.
anne ve baba ve öğretmen de pek iyilerdi. öğretmen rolündeki sandrine kiberlain duyduğuma (babam dedi) (gerçi o sadece bu aktrisi yakın zamanda çok iyi bir filmde izlemiş olduğunu hatırladı, günümüz teknolojisinde aha doğrusu imdb sayesinde de gerisini ben hallettim) göre uzun zamandır izlemeyi beklediğim bu senenin festival filmlerinden mademoiselle chambon'nun da filme adını veren başrol oyuncusu imiş.
özellikle kitapları okumuş olanlara yüzlerine oturacağı kesin koca bir gülümeme için: ya da çocuklarına saf, naif ve gerçek kahramanlar arayanlara; eğlenceli ve kendi halinde bir film izlemek iseyenlere, itinayla tavsiye edilir.
matrak bir çocuk bu pıtırcık, matrak kelimesi çok sık geçer kitaplarda. benim için pıtırcık ve arkadaşlarıyla özdeşleşmiştir.
orjinali ve türkçesi.
soldan sağa: pıtircık, lüplüp, dalgacı, sırım, toraman, gümüş
daha ne olsun.
çünkü biz hep babamla okuduk geceleri pıtırcık ve arkadaşlarının birbirinden 'matrak' hikayelerini.
annem de sıkılmamış oldu böylelikle hem çünkü anneannemdeydi, annem pek sevmez çocuk filmlerini ve animasyonları. ama robocop'u sever mesela. öyle biri kendisi.
neyse konumuz annemin sinema zevki değil tabii, pıtırcık ya da orjinal adıyla: 'le petit nicolas'.
film bir sürü pıtırcık öyküsünün bir araya gelmesinden olşuyor. başlıcaları: pıtırcık'ın babasının patronlarının akşam yemeğine gelişi, sırma'ların evinde çay partisi, çiçekçi macerası (en çok güldüklerimdendir bu), komşuları meraklı bey, arsadaki terkedilmiş ve çürümeye yüz tutmuş minibüs...
film sayesinde anladım ki, kitaptaki isimler tamamen vivet kanetti'nin uydurmasıymış. ne de güzel uydurmuş ama. pıtırcık kadar sevimli bir kelime daha olabilir mi? peki ya lüplüp'e ne demeli... sonuç güzel, birbirinden kopuk hikayeler olsalar da, yeterli devamlılığın sağlanmış oduğunu düşünüyorum film boyu.
bir tek önceleri pek sevimli bulduğum pıtırcık karakterinin birazcık smalville'in superman'ini anımsattığını düşündüm, bu da hemen canımı sıktı, pek sevmem çünkü o çocuğun kusursuz yüzünü. ama bu da benim hüsnü kuruntum tabii.
bu kadar da benzerlik şamda kayısı bana sorarsanız.
mekanlar deseniz tam hayalimdeki gibiydi, kostümler zaten şahane...
karakterlerden ise favorim dalgacı oldu, bir de o seine nehrini bildiği sahnede herkesin coşkusu gözlerimi doldurdu, çok sevinçli bir andı.
anne ve baba ve öğretmen de pek iyilerdi. öğretmen rolündeki sandrine kiberlain duyduğuma (babam dedi) (gerçi o sadece bu aktrisi yakın zamanda çok iyi bir filmde izlemiş olduğunu hatırladı, günümüz teknolojisinde aha doğrusu imdb sayesinde de gerisini ben hallettim) göre uzun zamandır izlemeyi beklediğim bu senenin festival filmlerinden mademoiselle chambon'nun da filme adını veren başrol oyuncusu imiş.
özellikle kitapları okumuş olanlara yüzlerine oturacağı kesin koca bir gülümeme için: ya da çocuklarına saf, naif ve gerçek kahramanlar arayanlara; eğlenceli ve kendi halinde bir film izlemek iseyenlere, itinayla tavsiye edilir.
matrak bir çocuk bu pıtırcık, matrak kelimesi çok sık geçer kitaplarda. benim için pıtırcık ve arkadaşlarıyla özdeşleşmiştir.
orjinali ve türkçesi.
soldan sağa: pıtircık, lüplüp, dalgacı, sırım, toraman, gümüş