episodes



yedinci bölümüne gelmişken, friends veteranı joey'nin kendi kendisini oynadığı bu showtime dizisini zevkle takip ettiğimi belirtmek isterim.

dizi; ingilterede pek tutan tivi dizilerini amerikancaya uyarlamaya çalışan ikili sean ve beverly'nin yeni kıtaya adaptasyon sürecini anlatıyor. ingiliz alışkanlıkları amerikanlara karşı durumunu sık sık dile getiren senaryo aslında tamamen bunun üzerine kurulu belki de. bu kurulumu bir tv dizisi üzerinden yaparlarken, kadroda çok sevgili fran'in olması da ayrı bir tat.


genelde ifadeleri böyle ikilinin; karşılaştıkları yüzsüzlükler ve akıl almazlıklara karşı şaşkınlık ve hayal kırıklığı arası bir yerlerdeler.

matt le blanc gerçekten de harika. yedi bölümdür gerçek hayat matt'i ile joey matt'i arasındaki o ince çizgide peh marifetli bir cambaz gibi oynayıp duruyor. kırlaşan saçlarının da oyunculuğuna yardımcı olduğunu düşünüyorum.

bu arada itiraf etmeliyim ki tamsin greig'in (fran) kadroda oluşu diziyi izlemeye başlamak için büyük etkendi ancak diğer karakterlerin tatlılığı fran'in önemini azalttı. ya da şöyle söyleyeyim, bu üçlünün kimyası bayağı bir tuttu, tek başlarına bir hiçlerken bir araya gelince pek bir komik oldular.

pazartesi günlerime ayrı bir neşe kattıkları için tüm ekibi sevgiyle kucaklıyorum.
ekip demişken de:


sırasıyla sean, beverly, matt.
  • tamsin greig beverly rolünde. yani fran. black books fran deriz biz ona aramızda.
  • stephen mangan beverly'nin kocası sean rolünde, bir başka bbc dizisi olan green wings'i izleyenleriniz onu da oradan hatırlayabilirler. black books fran ile de ordan tanışıyorlar.
  • matt le blanc: matt le blanc


hayır o bir incredible değil.


beverly ve sean'ın los angeles'taki evlerindeki süngerden kolon meselesi de ayrı hoşuma gidiyor. tüm bu la ve hollywood kafasını açıklamak için yeterli... izleyip göreceksiniz ve elbet güleceksiniz.

bugün izlediğim bölümün sezon sonuna işaret ettiğini düşünüyorum ayrıca, bir sezonun yedi bölümden oluşması da ingilizlerin altı bölümlük sezonlarına ayrı bir gönderme niteliğinde olsa gerek.
(dizinin bir bölümünde matt le blanc beverly ve sean'a lezbiyen olarak yazılan bir karakterin neden heteroseksüel olması gerektiğini de bu bölüm sayısı farkı üzerinden açıklıyordu: sizin oralarda sezonlar 6 bölüm, bizim buralarda 24, konuyu çiklet gibi uzatabilmek gerek...) (türk dizilerini görseler ne yaparlar bu ingilizler tahmin bile edemiyorum)


son bölümden bu kareyi paylaşmak istedim. tarçın kokusu. sean.