az sonra

biriktirme konusundaki felsefeme (bkz. treme) gün geçtikçe daha sıkı bağlanmaya başlıyorum sevgili izleyiciler. bir de baktım ki hakkında konuşacak siz deyin üç ben koyayım dört, filmimizin fragmanı olmuş.



30 minutes or less ile başlıyor yolculuğumuz. pek bir keyifle izlediğim zombieland ekibinin yeni maharetinin başrolünde yine jess eisenberg rol alıyor. yarım saat içinde bir banka soyması beklenen pizza dağıtıcısı rolünde yer alan eisenberg'e aziz ansari eşlik ediyor.






our idiot brother bu sene sundance film festivalinde gösterilmiş bir filmdi. o zaman da merakımı çelmiş idi. (bu bir şiir gibiydi) paul rudd'a doymak elde mi sayın izleyici? kendisi pek komik bir kişi. seviyoruz. burda da bence aslında hiç de idiot olmayan bir karakteri canlandırıyor. şanssız diyelim. ve naif. lütfen.






the change-up, hangover'ın yazarları jon lucas ve scott moore'dan geliyor. filmde jason bateman ve ancak böyle komiklikler yapmaya devam ederse kabullenebileceğim, ryan reynolds başrollerde oynuyorlar. hikaye ezbere bildiğimiz yer değistirmelere yeni bir soluk getiriyor. freaky friday gibisinden hani, bir de yenisi vardı jamie lee curtis'li.






another earth yukarıdaki kahkahalarla dolu (olmasını ümit ettiğim) seçkinin yanında biraz fazla üzgün bir yapım ne yazık ki. ama yine de paylaşacağım çünkü efendim bu sefer de bir nevi never let me go ve the island ile karşı karşıya kalıverdik. nedenmiş diye sorarsanız bence fragman size bunu anlatacak. yani bu sefer insanları kopyalamakla kalmamışlar, bu içinde yaşadığımız garip dünyayı ikiyle çarpıvermişler. ama bunu sapkın bilimadamları mı yapmış iki kuruş daha kazanmak için, yoksa contact filminde jodie foster'ı uzaya yollayan o çok zengin adamın dediği gibi: aynı paraya iki tane yapabilecekken bir taneyle yetinmek niye, diye mi düşünmüş zamanında big bang, izleyince filmin tamamını, anlayacağız.