cuma sineması

geçen akşam steve carrel'in başarılı oyunculuğu sayesinde kurtulan crazy stupid love'ı, arkasından da cuma gecesini biraz olsun ürpertelim diyerekten daha önce izlemediğim 2005 yapımı the exorcision of emily rose isimli filmleri izledik ardı ardına sevgili izleyiciler.

bu aralar aynı vizyon gibi benim de ekranım dar ve karanlık, şu günleri hızla bir atlatıp işlerin normal seyrine dönebilmesine ruh sağlığım açısından da çok ihtiyacım var ama anlat anlatabilirsen.


filmde marisa tomei de var. my cousin vinny'yle zamanında yardımcı kadın oyuncu oskarını alıp bahtını mı kapamışlar yoksa senden daha fazlası olmaz al heykelciğini de otur kenara diye kaderini sayın akademi mı çizmiş bilemiyorum. ama sonuç ortada yapabileceğinin en iyisi the wrestler'daki halleri...

herşey bir kenara crazy stupid love neşe içerisinde izlenen bir romantik komedi. klişelerle dolu, ama pek sevimli, sayın carrel şahane, e tabii julianne moore da var. ryan gosling korktuğum kadar sevimsiz değil, yani bu çocuk neden böyle oldu anlamadım, hep mi böyledi ya da, aslında bakarsanız half nelson'da da sinirlerimi bozmuştu o benim biraz... emma stone'u çok seviyorum zaten. acayip tatlı bir kız.


bir kere film kırsalda geçmiyor, onu bilin. bu daha mı iyi yoksa daha mı kötü onu zaman gösterecek...


the exorcism of emily rose'a gelecek olursak, aslında benim içın ideal korku filmi, çünkü tam çok korkutucu olacağı sırada film icabı sabah oluyor ve hemen kendinizi güvende hissediyorsunuz. koktuklarınız kahramanınızın başına gelmiyor filan. (kahramanımız laura linney bu arada, ucuz röflelerine rağmen en güzel göründüğü film bugüne kadar kendisinin!) filmin benim için sürpriz oyuncusu ise jennifer carpenter, dexter'ın kız kardeşi. gerçek hayattaki eski eşi. fena da sayılmaz. açıkçası o kızın nereden çıktığını hep merak etmiştim. dexter'dan sonra nereye gidebileceğini de aynı şekilde... bu film biraz ipucu veriyor o konuda da.

yorgun argın bir haftanın cuma'sı için pek uygun, pek idealdi seçimlerimiz. onlara eşlik eden çikolatalardan elmalardan ve çekirdeklerden bahis bile etmiyorum.

şimdi azıcık ucundan downton'a doğru yol alayım diyorum, size de iyi haftalar madem...