magic mike ne kadar kötüyse ve hayal kırıklığına uğrattıysa, pitch perfect de o kadar şaşırtıcı ve şaşırtıcı derecede iyi sevgili izleyiciler!
hiç sevmediğim, ya da kendimi inatla buna inandırmaya çalıştığım anna kendrick'in başrolde oynadığı film, çok iyi bildiğimiz bir gidişatın doğru çalışılmış, dengeli bir örneği.
asi, soğuk ve mesafeli kız üniversiteye başlar (liseye de olabilirdi) yaşıtlarından farklı ilgi alanlarına sahip birisidir, okulun aynı zamanda da dekanı olan babasına yıllar önce küskündür, babası da the big c'deki kardeştir (john benjamin hickey) ama burada kocaman bir jeep sürmektedir (!), hiç bir aktiviteye katılmak istemez, içine kapanıktır, ama etrafında onu durmadan bu eğlencelere sürüklemek isteyen kendisi gibi üniversiteye o sene başlayan hevesli bir genç oğlan ve okulun artık tüm kurallarını çok iyi bildiğimiz 'glee' kulübünün başındaki kızlardan chloe vardır. kendrick'in içindeki cevheri ondan önce fark eden bu kız (brittany snow) kulübün başındaki ve bir önceki senenin yarışma gününü mide fesadı geçirerek berbat eden anna camp'i ikna etmek için çok uğraşacaktır (ve tabii buna değecektir). camp son dönemde hep aynı rolü oynayarak sık sık karşımıza çıkan biri. gerçekten de frijit, kontrol delisi, cici kız tanımının tam bir yansıması, benim kendisiyle ilgili ilk anım true blood'ın ikinci sezonuna gider...
sonuçta film üniversitenin akapella şarkı gruplarının önce birbirleri sonra da eyaletler arası mücadelesini anlatıyor.
filmin bir diğer komik yanı da, the hunger games'teki halleriyle dalga geçtiğini düşündüğüm elizabeth banks. yarışmaların yorumcusu ve eski bir glee club üyesi olarak karşımızda.
ha bir de rebel wilson var tabii. filmlerde canlandırdığı karakterler birbirini andırıyor (bridesmaids, bachelorette ve şimdi de pitch perfect) fakat onu takipte kalmalıyız, doğal bir komik, yakaladığınız tüm talk show programlarında izlemelisiniz onu. ekrana bir sürü sıska aktristen çok daha fazla çok yakışıyor!
bir cumartesi sabahı hiç bir beklentim olmadan, daha da saçması neden indirmiş olduğumu bile bilmeden karşısına oturduğum pitch perfect az önce de bahsettiğim çok iyi bir dengeye sahip. neredeyse mean girls kadar iyi, müzik katkılı bu 'okul' filmini boş bir zamanınızda, mümkünse kız arkadaşlarınızla değerlendirmeniz dileğiyle.
hiç sevmediğim, ya da kendimi inatla buna inandırmaya çalıştığım anna kendrick'in başrolde oynadığı film, çok iyi bildiğimiz bir gidişatın doğru çalışılmış, dengeli bir örneği.
asi, soğuk ve mesafeli kız üniversiteye başlar (liseye de olabilirdi) yaşıtlarından farklı ilgi alanlarına sahip birisidir, okulun aynı zamanda da dekanı olan babasına yıllar önce küskündür, babası da the big c'deki kardeştir (john benjamin hickey) ama burada kocaman bir jeep sürmektedir (!), hiç bir aktiviteye katılmak istemez, içine kapanıktır, ama etrafında onu durmadan bu eğlencelere sürüklemek isteyen kendisi gibi üniversiteye o sene başlayan hevesli bir genç oğlan ve okulun artık tüm kurallarını çok iyi bildiğimiz 'glee' kulübünün başındaki kızlardan chloe vardır. kendrick'in içindeki cevheri ondan önce fark eden bu kız (brittany snow) kulübün başındaki ve bir önceki senenin yarışma gününü mide fesadı geçirerek berbat eden anna camp'i ikna etmek için çok uğraşacaktır (ve tabii buna değecektir). camp son dönemde hep aynı rolü oynayarak sık sık karşımıza çıkan biri. gerçekten de frijit, kontrol delisi, cici kız tanımının tam bir yansıması, benim kendisiyle ilgili ilk anım true blood'ın ikinci sezonuna gider...
rebel wilson, anna camp |
filmin bir diğer komik yanı da, the hunger games'teki halleriyle dalga geçtiğini düşündüğüm elizabeth banks. yarışmaların yorumcusu ve eski bir glee club üyesi olarak karşımızda.
ha bir de rebel wilson var tabii. filmlerde canlandırdığı karakterler birbirini andırıyor (bridesmaids, bachelorette ve şimdi de pitch perfect) fakat onu takipte kalmalıyız, doğal bir komik, yakaladığınız tüm talk show programlarında izlemelisiniz onu. ekrana bir sürü sıska aktristen çok daha fazla çok yakışıyor!
bir cumartesi sabahı hiç bir beklentim olmadan, daha da saçması neden indirmiş olduğumu bile bilmeden karşısına oturduğum pitch perfect az önce de bahsettiğim çok iyi bir dengeye sahip. neredeyse mean girls kadar iyi, müzik katkılı bu 'okul' filmini boş bir zamanınızda, mümkünse kız arkadaşlarınızla değerlendirmeniz dileğiyle.