sabah sabah: ender'in oyunu


ender's game orson scott card'ın 1985 tarihli aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlandı.
gidişat öyle gösteriyor ki ikinci kitap 'speaker of the dead'in de çekimlerine yakında başlanır.
uzun yıllardır sinemada ilk kez tuvalete gitmemin gerektiği film olarak kişisel tarihimde önemli bir yere sahip olacak ayrıca ender's game ve ben bu durumdan starbucks'ı sorumlu tutuyorum. işin daha da kötüsü uzun uzun yürüttüğüm stratejiler (ender'dan etkilendim) sonrası sadece bir dakika 20 saniye kadar sonra salona döndüğümde ender'i komutan pozisyonunda bulmam oldu. insan bir bekler. taktiklerimin de ne kadar başarılı olduğunu görmüş oldum tabii böylelikle. bu ara bir şey olmaz, ortam sakin dediğim anda yedim tekmeyi resmen. dönüş yolunda koltuklar arası koşmaya çalışırken bacağımı çürütmem de cabası.

abigail breslin ender'in ablası rolünde. büyük çıkışını süper çocuk olarak little miss sunshine ile yapan breslin'in ikincil rolleri tercih etmesini başarılı bir taktik (taktikler stratejiler başka şey düşünemez oldum) olarak değerlendiriyorum. fazla hırsa gerek yok.
dünya formic'lerin (italyanca formica karınca demek, bu sebeple hikayenin bir yerde kraliçeye bağlanacağını tahmin etmiştim) korkunç saldırılarından bir kez çok cesur bir asker sayesinde korunmuştur fakat günün birinden yeniden gerçekleşeceğinden emin olunan bu saldırılardan dünyalıyı koruyacak yeni bir kahramana ihtiyaç duyulmaktadır. bu kahramanın da atari salonundan çıkacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. zaten çıkar da. şu aşağıda gördüğünüz, daha önce hugo'da yine ben kingsley ile izlediğiniz sipsi ergen inanılmaz taktik savaşları güden bazen şiddete kendini fazlasıyla kaptıran (filmin yetişkin seyirciye göz kırpmasını sağlayan önemli faktörlerden) ender dünyamızı binbir tehlikeden oynamakta çok başarılı olduğu bilgisayar oyunlarında edindiği tecrübe sayesinde koruyacaktır. şaka bir yana akıllıyı iyi canlandırıyor.

ben kingsley 'orijin'lerine geri dönen sürpriz bir rolde karşımıza çıkıyor filmde. ipucu vermeyeyim. ama dövmelerini sevdim. başarılı bir uygulama.
ender ismi tamam, yeter anlamında mı konmuş, üçüncü çocuk olması vesilesiyle yoksa aile türk diline hakimmiş ve araştırıp edip bu ismi mi bulmuşlar bilemedim. ender, oğlum, seninle konuşmamız lazım diyebilmek için sırf. nedense... her neyse.

filmin oyuncularından biri de kings of summer'da beni pek güldüren moises arias.
yalnız kendisi burda tam tokatlık, o ayrı.
filmin geçtiğimiz cuma günü vizyona girdiğini hatırlatır ve mutlaka izlenecekler listenize almanızı öneririm. pop corn şart. patlamış mısır olarak da bilinir.

coen'lerin true grit'indeki küçük kız hailee steinfeld'i yakında romeo'nun juliet'i olarak izleyeceğiz. hazır olun.
bu film için küpesini çıkarmış ford. siz düşünün artık. 
fragmana da bir daha bakın bakalım.