bu sefer iki sahneyi birden yad ediyorum. aslında the temple of doom'un kenarından köşesinden bir yerlerini gördüğüm an oturup bütün filmi bilmiyorum kaçıncı defa tekrar izleyesim geliyor (bu etiket altındaki tüm filmler öyle ama indie'nin yeri biraz farklı) ama son zamanlarda televizyon hiç açılmadığından (bu arada digiturk'umuz geri döndü, bir türlü ayrılamadığın eski sevgilin gibi bu evin digiturk'le ilişkisi, şimdi internete de bağlanabiliyor, büyük ekrandan youtube videosu izleme keyfi ama c harfi için üç kere 1'e basman gerekiyor mesela, 'hani eski telefonlar vardı ya' diye açıkladı dün gelen herhalde 22 yaşındaki, küllük kokulu dijitürk genci) o karşılaşma şansı da ortadan kalkıyor haliyle.
ilki hindistanın magma tabakası yakınlarında gerçekleşen bir kalp sökme seansı ki eminim siz de zamanında çok korktunuz izlerken ya günün birinde kaçırılır ve kendinizi o daracık kafesin içinde barbeküye hazır vaziyette bulursunuz diye...
ikincisi ise meşhur sofra sahnesi, içinden yavruları (?!) çıkan yılandan maymun beynine bir lezzet şöleni... izledikçe etkisini yitiriyor(muş) aslında ben de az önce fark ettim, ama yinede gerçek bir klasik.
-large-picture.jpg)