bir küçük deniz kızı meselesi

ursula
küçük deniz kızı'yla özel bir ilişkim oldu her zaman...

disney çizgi filmini ilk izlediğimde 12 yaşındaydım, italyancaydı, hazırlık sınıfını yeni bitirmiştim ve doğrusunu söylemek gerekirse neler olup bittiğini masalı daha önce çok fazla dinlediğime (teşekkürler anne) ve tabii disney illüstratörlerinin büyülü ve yetenekli çizgilerine borçluydum. dört haftalık bir bologna gezisiydi (buranın daha sonra altı yılımı geçireceğim şehir olacağını henüz bilmiyordum) ve yaşları 11 ile 15 arasında değişen bir kız grubuyduk, ama video izleme zamanı geldiğinde tercihimiz hep küçük deniz kızı ya da italyanca ismiyle 'la sirenetta' oluyordu. benim hiç itirazım yoktu, diğerlerinin olmamasına ise müteşekkirdim.

bu duygusal bağ ilerki yıllarda sevgili ayşecanın evine giren vhs player sayesinde daha da güçlendi, kocaman kocaman kızlara dönüştüğümüz halde küçük deniz kızı bazen alkollü bazen bol kolestrollü platonik gecelerimizde yerini bir şekilde almayı başarıyordu (dil ingilizceye dönmüştü). evet biz barbie'lerle de çok uzun süre oynadık zaten, büyümeyi geciktirmenin her yolunu denedik, işin garibi denemeye de devam ediyoruz. az önce örneğin şu mini test geldi aynı kişiden:




flounder
ben flounder çıktım. dürüstlüğümü kabetmeden, elimden geldiğince serbest davranmaya ve çılgın cevaplar vermeye çalışmama rağmen küçük sevimli ve tombul bir balık çıktığıma biraz bozuldum. daha doğrusu ursula çıkmadığıma. ursula bana kalırsa ki geçen gün disney store'da atilla'ya da anlatmaya çalışıyordum, disney kötüleri arasında hem fiziksel hem de karakter olarak en ilginci. maleficent'i bir kenara bırakalım ve ursula'nın geçmişinde neler olmuş dinleyelim çok isterim. başına ne gelmiş de cadılık yeteneklerini kullanmaya karar vermiş... ben kral tritone'la aralarında duygusal bir macera yaşanmış olabileceğini tahmin ediyorum, ama kral daha sonra ariel'e de hayat verecek olan karısını tercih etmiş. sonra ursula'nın hiç parmağı olmayan beklenmedik bir ölüm, hatta onu bile üzen... kalp kırıklığı yani kısacası cadılığının sebebi.


hayal meyal hatırlıyorum bu fotoğrafları. queen latifah ursula için güzel bir tercih, ama çok genç olduğunu bildiğimiz ariel için sırf kızıl saçları yüzünden julianne moore'un seçilmesini biraz saçma buldum. yine de prodüksüyona lafım yok. filmi olsa izlerim... ki bu noktada sofia coppola'dan bahsetmemek olmaz...




buradan çekimin arkasını ve diğer disney karakterlerini görebilirsiniz:



evet ne diyorduk, sofia coppola. geçtiğimiz hafta yeni bir film uyarlamasının haberini aldık ve bu haber iki çok sevdiğimiz ismi bir arada barındırıyordu; sofia coppola yönetmen koltuğunda oturacak ve küçük deniz kızını beyaz perdeye taşıyacaktı. elle fanning ve angelina jolie'li uyuyan güzeli izlemek üzere olduğumuz şu günlerde coppola'nın da pek sevdiği bir aktris olan fanning'i ariel olarak izleyemeyeceğimiz ortada. coppola'nınkinin andersen'in orjinal hikayesine sadık kalacağı, yani küçük deniz kızını bağımsızlığını ve kadınlığını kazanmaya çalışan bir genç kız olarak izleyeceğimiz konuşuluyor. az önce okuduğum bir haber ise emma watson'ı akıllara getiriyor. beş yaşındayken halloween'de küçük deniz kızı olduğunu söyleyen genç aktris önce senaryoyu okuması gerekse de coppola'yla yeniden çalışma fırsatını asla geri çevirmeyeceğini söylemiş. ikili the bling ring'de de birlikte çalışmışlrdı hatırlayacaksınız. sonuç pek parlak değildi ama iyi anlaşmış olmaları güzel tabii...

filmden en sevdiğim şarkıyı da paylaşmak isterim. (demin testte bunun yerine 'kiss her' ya da 'baciala' ya da 'öp onu' ya da her neyse adı, yalnış şıkkı işaretledim bu arada, acaba sonuç değişir mi? galiba yeniden yapacağım, çünkü yeter ki ursula çıkayım (!), bu da tabii ayrı bir tez konusu, ya da belki de değil, çünkü ne de olsa kötüler gözümüzün içine baka baka kazanıyorlar bugünlerde o çirkin kısık sesleriyle)