bir liste: en iyi pazar filmleri

pazara yakışır filmleri oturdum düşündüm. notlar aldım, ince eleyip sık dokudum. ama eminim yine de bir şeyler unuttum... pazarın bazen kasvete dönüşen rehavetini ve bu halden çıkmayı destekleyici senaryoları dikkate almaya çalıştım elimden geldiğince.
listeyi ikiye böldüm bu defa: gündüz ve gece olmak üzere. 'kahvaltılık' ve 'yeni haftaya hazırlık uykusunu almadan önce izlemelik' olmak üzere...
yorumlarınızı, eklemek istediklerinizi merakla bekliyorum.
bu arada başka bir sürü listem daha oldu, paylaşmak için sabırsızlandığım.
sevgilerimle.




orange is the new black'ten red'in bu fotoğrafta nerede saklandığını bulabildiniz mi?


GÜNDÜZ
1. the goonies. çünkü video kasetler varken kiralamaya doyamazdım, kaç kez izlediğimi bilmiyorum. yakın zamanda yeniden seyrettiğimde biraz kakafonik geldiğini de itiraf edeyim, ama yine de pazar deyince aklıma ilk gelen film bu.
2. the way way back. geçen yılın sessiz sedasız iddiasız gibi görünen en tatlı yapımlarından. pazar mahmurluğunuza iyi gelecek.
3. the breakfast club. aslında bu belki de daha cumartesi filmi, ne de olsa olaylar bir cumartesi vuku bulur. ama ben pazarınıza da rahatlıkla uyum sağlayacağını düşünüyorum. amerikan lisesinde sınıf farkını ortadan kaldıran film de diyebiliriz...
4. pitch perfect. ikincisi de geliyor. bunu müjdeledikten sonra: yoksa siz bu filmi hala izlemediniz mi?! diye haykırıyorum. komik, romantik, arkadaş canlısı ve müzikli ama müzikal değil. daha ne duruyorsunuz!
5. home alone. çünkü ben hala evde yanlız kaldığımda macaulayculkin'in yaptıklarının yarısından fazlasını yapıyorum.
6. moonrise kingdom, the grand budapest hotel, ya da sizin seçeceğiniz bir herhangi bir wes anderson 'tecrübesi'. sebebini açıklamaya gerek duymuyorum.
7. away we go. bunu özellikle sabahtan izlemelisiniz çünkü birazcık ağlatma ihtimali de var, hassasiyet derecenize göre. haftaya kurbağacık gözlerle uyanmayın sonra diye.
8. truman show. çünkü bundan 16 yıl önce günümüzün özetini ve carrey'nin içindeki dramayı çıkarmasını bildiği için.





GECE
1. stargate. çünkü daha gizemli, gizemini böyle nazla niyazla açığa çıkaran bir film daha yok. ve çünkü james spader hala teyze olmamış.
2. terminator, 2. çünkü james cameron 1993 yılında 2014'ün teknolojisiyle yarışır ölçüde bir film çekmeyi başardığı için. çünkü hasta la vista bebeğim.
3. billy elliott. çünkü çocuk star klişesini yıkıp jamie bell'den gerçek bir aktör yarattığı için. umut dolu senaryosu için.
4. jurassic park. bunca yıl sonra hala bardaktaki suyun titreştiğini ya da arabanın yan aynalarındaki 'bu yansıma göründüğünden daha yakındır' ibaresini her gördüğümde t-rex'i düşündüğüm için.
5. juno. çünkü modern bir klasik olduğu için. müthiş bir soundtrack'i ve müthiş karakterleri ve müthiş dialogları olduğu için. ellen page için. michael cera için. turuncu tic tac'lar için.
6. zombieland. çünkü zombi meselesini ciddiye alırken aynı zamanda da dalga geçebildiği için, ve çünkü bill murray'yi bill murray rolünde izlediğimiz için.
7. devil wears prada. çünkü anne hathaway'e bile tahammül edebildiğim yegane film olduğu için. çünkü meryl streep ekranda göründüğü her saniye oscar'ı yeniden hak ettiği için. çünkü pazartesi günü ne giyebileceğine dair ipuçları içerdiği için.
8. mean girls. çünkü tina fey. çünkü daha henüz saçmalamaya başlamamış bir lindsay lohan. çünkü amerikan lise klişesine bildik ama en eğlenceli bakışlardan biri.