flowers in the attic/çatı

bir kitap fuarında, o zamanlar tepebaşı'da şimdi trt olan tüyap fuar merkezinde düzenlenirdi, birilerini çatı hakkında konuşurken duymuştum.
altın kitaplar ve can yayınları karşılıklı dururlardı.
ben can tarafındaydım, babamla, zaten hep babamla olurdum kitap fuarında. en çok vakit hep can'da geçerdi. o zaman erdal öz de hayattaydı. fuarda onunla vakit geçirdiğimizden değil de, bilgi işte.
çatı ve çatıdaki rüzgar'ı hemen o gün edinivermiştim.
okuyup bitirmem de aynı hızda olmuştu.
taze beyinlerin emici gücüne doğru şeylerin takılması gerekir, çatı (serisi) takılacak en zararlı şey değildi belki ama kişisel gelişimime ne kattığını bildiğimi de söyleyemeyeceğim.
kötülerin çok kötü olduğu bir çok güzel insanlar tragedyası.
geçen yıl bir de filminin çekildiğini hatırlayıp izlediğimde hayal kırıklığına uğradığımdan ellen burstyn, kiernan shipka ve heather graham'lı bu yeni televizyon versiyonu için endişeli olmam da bu yüzden.
cathy'nin (catherine diye anılması gerektiğini söyler yıllar sonra yanlarına sığınacakları ve ardından da kocası olacak kendisinden yaşça oldukça büyük olan doktor, bkz çatıdaki rüzgar) erkek kardeşi christopher'la yaşadığı çaresiz aşka hiç dem vurmayan koca kitabı bir saat 20 dakika içine sıkıştıran bir yapımdı ne de olsa 1987 yapımı çatı.