rango, johnny depp'in seslendirdiği, yapımcılığını jerry bruckheimer'ın üstlendiği bir kertenkele hikayesi. ya da rengini değiştiremeyen bir bukalemun. film mart 2011'de vizyona girecek bir nickelodeon yapımı. şimdilik bilgiler bu kadar arkası yarın. karakterlerin animasyonları göz alıcı ayrıntılara sahip görünüyor ilk bakışta, konunun gittikçe sıkıcı, esprilerin ise anlamsızlaşabilecek olma ihtimali olsa da, yan karakterler filmin sonuna dek bizleri oyalar gibi görünüyor fragmana göz atınca...
izlediğim trailerlardan biri de harry potter and the deathly hollows'a ait. geç kalmış bir seyirlik benim açımdan, yaz tatili sebebiyetiyle böyle oldu. açıkçası konsantrasyonumu biraz kaybettim, ilgimi odaklayamadım, önceki filmlere oranla biraz fazla reklam icerdiğini düşündüm. fragmanın amacı da bu değil mi tabii zaten, şöyle açıklamaya çalışayım, bir sürü rakibi var artık harry ve arkadaşlarının ilk yıllardakinden farklı olarak. en başta tek rakibi lord of the rings'ken sonradan twilight'tan the golden compass'a, sorcerer's apprentice'ten the lion the witch and the wardrobe'a bir suru sorun çıktı karşılarına. tamam twilight dışındakiler pek de kaale alınacak cinsten değiller belki ama yine de piyasayı böldükleri aşikar. neyse, belki de ben eski bir harry hayranı olarak duygsal davranıyorumdur, kitapların hayranı olarak çıktığım yolculukta filmler de ozellikle ikinci izleyişlerimden sonra hayranlığımı kazandılar. sonuç olarak beni rahatsız eden, gösterime girmekte zaten geç kalmış\ertelenmiş olan finalin ikinci bölümü fragmanının bir de gösterir gibi yapıp vermemesi oldu. ama filmlerde olduğu gibi fragmanda da ikinci izleyiş nelere kadir onümüzdeki günlerde keşfedeceğim.
the green hornet, seth rogen'i ne kadar sempatik bulsam da (freaks and geeks, zack and miri make a porno) (bu arada benim için hiç bir zaman sınıf arkadaşı jsaon segel ile yarışamayacak sempatide) yeterince esprili bulamadığım ve sinemada izlemek için can atmayacağım bir yapıma benziyor.
little fockers, tüm yahudi komedyenler arasında, belki de sırf the royal tenenbaums'da rol aldığı içindir, en tahammül edebildiğim ben stiller. reality bites yüzünden de olabilir. blu çağımı mükemmel erkeğin beklentisi içinde hezeyana uğratmış olsa da, o ve benzerleri duygusal dağarcığımda önemli bir yere sahip olacaklar hep. sinema salonuna koşmayacağım kesin little fockers için ama korsanlık yeteneklerimi de kullanmaktan geri kalmayacağım şüphesiz.
izlediğim trailerlardan biri de harry potter and the deathly hollows'a ait. geç kalmış bir seyirlik benim açımdan, yaz tatili sebebiyetiyle böyle oldu. açıkçası konsantrasyonumu biraz kaybettim, ilgimi odaklayamadım, önceki filmlere oranla biraz fazla reklam icerdiğini düşündüm. fragmanın amacı da bu değil mi tabii zaten, şöyle açıklamaya çalışayım, bir sürü rakibi var artık harry ve arkadaşlarının ilk yıllardakinden farklı olarak. en başta tek rakibi lord of the rings'ken sonradan twilight'tan the golden compass'a, sorcerer's apprentice'ten the lion the witch and the wardrobe'a bir suru sorun çıktı karşılarına. tamam twilight dışındakiler pek de kaale alınacak cinsten değiller belki ama yine de piyasayı böldükleri aşikar. neyse, belki de ben eski bir harry hayranı olarak duygsal davranıyorumdur, kitapların hayranı olarak çıktığım yolculukta filmler de ozellikle ikinci izleyişlerimden sonra hayranlığımı kazandılar. sonuç olarak beni rahatsız eden, gösterime girmekte zaten geç kalmış\ertelenmiş olan finalin ikinci bölümü fragmanının bir de gösterir gibi yapıp vermemesi oldu. ama filmlerde olduğu gibi fragmanda da ikinci izleyiş nelere kadir onümüzdeki günlerde keşfedeceğim.
the green hornet, seth rogen'i ne kadar sempatik bulsam da (freaks and geeks, zack and miri make a porno) (bu arada benim için hiç bir zaman sınıf arkadaşı jsaon segel ile yarışamayacak sempatide) yeterince esprili bulamadığım ve sinemada izlemek için can atmayacağım bir yapıma benziyor.
little fockers, tüm yahudi komedyenler arasında, belki de sırf the royal tenenbaums'da rol aldığı içindir, en tahammül edebildiğim ben stiller. reality bites yüzünden de olabilir. blu çağımı mükemmel erkeğin beklentisi içinde hezeyana uğratmış olsa da, o ve benzerleri duygusal dağarcığımda önemli bir yere sahip olacaklar hep. sinema salonuna koşmayacağım kesin little fockers için ama korsanlık yeteneklerimi de kullanmaktan geri kalmayacağım şüphesiz.