ilk iş the boat that rocked'ın soundtrack'ini indiriyoruz ve iki cd boyu devam edecek güzel muziklere kavuşuyoruz.
filmi de izliyoruz, keyifli, biraz fazlaca uzatılmış ama kesinlikle sempatik bir iki saat geçirmek için uygun olan film, bu karanlık pazar günü sabahına ise pek yakışır. (artık akşamüstüsündeyiz pazarın ama merak etmeyiniz ona da yakışır)
yönetmeni richard curtis asembleler konusundaki özgüvenini love actually'ye borçlu, çok da haklı olarak, ancak burada eğlendirici olmak adına dolambaçlı yollara sapmış birazcık. en sevdiğim ingiliz dizileri kadrolarından yaptığı seçmece ile ise kaybettiği puanı geri kazanıveriyor, nerdeyse.
başrolde keyifle izlediğimiz young carl rolündeki tom sturridge'e önümüzdeki ay ve haftalarda sıkça rastlayacak gibiyiz.
film çeşitli sürprizlere de yer veriyor, emma thompson bunlardan biri, january jones ise diğeri. (january jones biraz irice, ama yine de güzel tabii)
philip seymour hoffman'ın oldukça cool göründüğünü de eklemeliyim sözlerime. gemisini son ana kadar terketmeyen kaptan tripleri biraz sıkıcı da olsa, varlığıyla, yer aldığı her yapıma kalite katmayı bilen bir kişi kendisi.
fragman yerine dusty springfield'den you don't have to say you love me ile başbaşa bırakıyorum sizleri, korsan bir diskjokeymişimcesine.