harry potter

bugün harry potter and the deathly hallows'u izledim ve bütün beklemelerime değdi. (geçen cuma gününden beri)

serinin 7 buçukuncu filmi, buçuk meselesi beni en başta üzmüş ve sistemin içine girmiş olmamıza biraz geç de olsa içerletmişse de en başta, şimdi bunun çok doğru bir karar olmuş olduğuna kanaat getiriyorum.

en sonunda bir film kitaba biraz da olsa sadık kalarak, acele etmeden, detaylarına inerek, ve kitabı okumamış izleyiciyi de biraz olsun aydınlatarak ilerliyor yolunda.

evet tabii biz sadık okuyucuların hemen dikkatini çeken ve hoşuna gitmeyen ayrıntılar mevcut (harry ve hermione arasındaki yakınlaşma bunların arasında en önemlisi ve gereksizi), ancak hiçbirisi de dayanılmayacak cinsten değil neyse ki.

nefesimi tutarak izlediğim filmin bir de animasyon sahneleri var ki inanılmaz bir inceliğe sahip, filmin genelindeki bilgisayar efektleri zaten artık kusursuz denecek düzeyde. birkaç bölümdür karşımıza çıkan sihir bakanlığı ise mimarisi ve malzemesel boyutuyla benim kişisel favorim.


animasyona geri dönecek olursak, önce ağzımın tadı bir kaçtı 'of şimdi ne gerek vardı' dedim; birincisi çok gerek vardı, ikincisi daha güzel bir anlatım düşünülemezdi herhalde. şımdilik yaptığım kısa araştırma sonuçsuz kaldı bu grafiklerin kimin elinden çıktığına dair, ama ilerleyen günlerde kendiliğinden ortaya çıkar nasılsa diye düsünüyor ve ağustos'ta (belki de temmuz) vizyona girecek ikinci ve son bölümü beklemeye başlıyorum.


başladım.


luna lovegood'un babası xenophilius lovegood rolünde rhys ifans'tan daha iyisi olamazdı. (orda, arkada)

bill nighy cuk oturmuş rolüne.


hayır öpüşmediler sonra.