uggo



uggo adlı i-pad dergisinden haberdar mısınız?
ne yazık ki sadece i-pad'i olanların okuyabildiği, dolayısıyla benim de kendi yazdıklarımı ancak atilla'nın omzunun üstünden okuyabildiğim bir sistem. şimdilik tabii. herkesin bir gün i pad'i oalcak nasılsa. geçtiğimiz günlerde çok tatlı bir arkadaşım olan ayşim'in (moda ve stil dolu blogu shopcolic'i ziyaret etmenizde kesinlikle fayda var) bahsiyle ben de bu konudan neden bilmiyorum hiç bahsetmediğimi farkettim ve kendimi ayıpladım. içinde olmaktan zevk ve gurur duyduğum bu projeden haberdar olmanızı istedim.

uggo'da buradakinden azıcık daha farklı ama temelde aynı bir şeyler yazmaktayım. işin içine biraz da erkek modasının girdiği bu yazılar her sayıda bir başka filmi anlatıyor, bir de yanında filmin stilinden örneklere yer veriyor. kendim için mağaza gezmekten bunalmışken erkek modasının sade ama derinden stili bana derin bir nefes aldırıyor açıkçası. içine girdikçe birbirinden güzel ama istanbul hayatına adapte edilmesi biraz güç detaylarla karşılalışıyor, ama erkeklerin işi bana sorarsanız her daim bizimkinden daha kolay. yeter ki nasıl görünmek istedikleri konusunda bir karar versinler...



birlikte çalıştığımız ilk sayıda gerilimli bay ripley'den yana kullanmıştım oyumu. ilerleyen aylarda anthony minghella'nın kulaklarını bir de the english patient üzerinden çınlattım. (fotoğrafların üzerine tıklayınca ne kadar büyüdüklerine inanamayacaksınız)



ağustos ayından beri birlikte çalıştığım bu ekip çok sevgili ve artık i-tunes üzerinden indirilebilen: basatap, yani sistemsensin ailesi. basatap'ı zamanında eline almayı çok seven biri olarak biraz üzgün de olsam, derginin hayatına bir şekilde devam etmesine sevinmeden edemiyorum.

kasım sayısında 'velvet goldmine' konusunu masaya yatıracağımızı minik bir ipucu olarak da ekleyebilirim sanırım.
Link