festival günlüklerim. 1-2.

festival boyunca,
iki film izledim.

yutkunuyorum şimdi.
nicelerini izlettim ebeveynime, ama ben kendim, iki film izeyebildim.
birini ayşecincancemciğim, diğerini ise nünücüğümle izledim.
buyrun size kısa olduğu kadar öz bir festival güncesi:

festival güncem #1


Linkcumartesi sabahı hava pek sıcak pek basık ve pek havasızken girdiğimiz salondan çiselemeye başlayan yağmura çıktığımızda kendimizi oslo sokaklarında bulmadık.
oslo, 31 ağustos joachim trier'in reprise'le birlikte ikinci uzun metrajlı filmi. anders rolündeki anders danielsen lie, reprise'in de başrollerini espen kloumen-hoiner ile paylaşmıştı. yani burda tanıdık bir yüz kontenjanından aramızda.
31 ağustos'u bir gün önce kutlanan doğumgünümle özdeşleştirdiğimden ya da geçimişimdeki oslo'dan mı bilmiyorum, filmi düşündükçe daha da çok sever buldum kendimi. başta danielsen olmak üzere herkesin oyunculuğu çok iyi. filmin
festivali'nden jüri özel ödülüyle ayrıldığını da hatırlatmakta fayda görüyorum.


bu insanlar çok güzel. bizim ırk gelişimini tamamlayamamış gibi duruyor yanlarında.


festival güncem #2

gerçek ömer. filmde omar raddad karakterini canlandıran aktör sami bouajila ile aralarındaki benzerlik tartışılmaz.


annemler geçen hafta izleyip gözleri yaşları ile çıktıktan sonra salondan, ömer beni öldürmek'le ilgili beklentilerim ister istemez yükselmişti.
seyrimi pazar sabahı rexx sinemasında yanımda nüketle (ve ayşecanın boş bıraktığı koltuğuyla) gerçekleştirdim.
nicelerinin yaşandığını çok iyi bildiğimiz gerçek hikayenin gerçek olduğunu öğrenmek beni çok üzdü. insanların ne kadar basit, ne kadar acımasız, ne kadar aptal yaratıklar olduğunu bir kez daha ve defalarca gözler önüne seren bu film, tunus'un oskar adayıydı da aynı zamanda. ilk gösterimi toronto film festivali'nde gerçekleşen 'ömer beni öldürmek'i yakaladığınız an kaçırmadan izlemenizi tavsiye ediyorum.

fragmanı ne yazık ki sadece filmin orjinal dili olan fransızcada bulabildim. ama neden bahsettiğini anlayacağınıza şüphe duymuyorum.