bir zamanlar amerika.
kristen stewart erkek arkadaşını (robert pattinson) oynadığı filmin (snow white and the huntsman)'in yönetmeni (rupert sanders) ile aldattı.
aldatma anı tüm çıplaklığıyla kameralara yansıdı.
kristen stewart olayın üstüne hiç vakit kaybetmeden bir özür bildirisi yayınladı. bu bildiri üç yıllık erkek arkadaşı robert pattinson'ı hedef alıyordu ve samimi bir dille kaleme alınmıştı.
olayın hemen ardından pattinson'ın stewart'la birlikte yaşadıkları evi terk ettiği ve bazı kaynakların bildirdiğine göre de water for elephants setinden rol arkadaşı reese witterspoon'un malibu'daki evine sığındığı söylendi.
bugünlerde stewart önce balenciaga ile reklam anlaşmasından ve biri pamuk prenses'in devam filmi olmak üzere iki filmden uzaklaştırılmış durumda.
hafta başında ilk kez hayranlarıyla buluşan robert pattinson ise kırık kalbini gizlemese de fazla üzerinde durulmasında hoşlanmadığını belirtiyor. ki bu hem pattinson'ın hem de stewart'ın ilişkilerinin en başından beri izledikleri metodtu zaten.
dün facebook sayfamızdan da paylaştığım bir yazı benim duygularıma çok güzel tercüman olduğu gibi durumu net bir şekilde özetliyor da.
yıllar önce meg ryan'ın başına da aynı şeyler gelmiş ve aktris kendi seçimiyle de olsa ortalıktan kaybolmuştu. olayın arkasından hakkında sadece yaptırdığı dudak botokslarıyla ilgili konuşmuş olmamızı bizim sığ yaklaşımımız olarak özetlemek her ki tarafa da haksızlık.
ben, şahsen, bu kadar genç, 22 yaşında, bir insanın, kadının, özel hayatında yaptığı bir hata-hareket yüzünden, bunca cezalandırılmasına, işlerinden olmasına, içinde olduğumuz, heyecanla takip ettiğimiz bu sistemin yıldızları bunca yıpratmasına karşıyım.
stewart'ın bundan sonraki adımının ne olacağını ise çok merak ediyorum. eminim koca bir ofis dolusu medya eksperi konu hakkında kafa yoruyorlar haftalardır. sonuçlar yakında başlar ortaya çıkmaya. bkz. kate moss ve kokain, küllerinden doğmak ve anka kuşu.
muhtemelen tüm bu karışıklık en geç kasım ayında twilight'ın son bölümünün vizyona girmesiyle, son bulacaktır.
ikilinin tüm bu görsel kanıtlar sonrası tekrar bir araya gelmeleri ise çok zor görünüyor, fanlar hastalanıp yataklara düşmeden yeni bir çift bulmak gerek...
the panic room filminde kristin stewart'ın annesini canlandıran jodie foster the daily beast'e günümüzde star olmanın zorluklarına odaklandığı ve oradan çok sevdiği kristen'e bir soluk aldırmamız gerektiğiyle ilgili bir yazı yayınlamış. yazıyı sevdim, ama en çok da jodie foster gibi kendini film galalarında bile pek göstermeyen birinin, duygularını paylaşmak istemesini sevdim. sevdiği ve korumak istediği kızı yaşında bir meslektaşının arkasında durmak istemesi, bunu tamamen kendi rızasıyla yapması, uzaktan seyrettiğimiz ve sık sık eleştirdiğimiz (yine de bakmadan duramadığımız) bu sistemin içinde hala organik ve naif bir şeylerin kaldığının göstergesi.