once upon a time

yıllardan 2000. ne biçim bir rakamsın sen 2000?
bir zamanlar video kiralardık.
italyada yaşadığım yıllarda blockbuster'dansa evimin hemen altında yer alan hayli 'teknolojik' oluşum 'il nano e la mela'dan yararlanırdım/k. kredi kartı benzeri bir kartla bir filmi -video kaset formatından bahsediyorum nam-ı diğer VHS- altı saatliğine kiralama imkanı tanıyan bu sistem tamamen mekanikti. filmi izler, hava ne kadar soğuk ya da uykunuz ne kadar çok olursa fark etmezdi, paltonuzu ve botlarınızı giyer aşağı inerdiniz. o zamanlar sigara içtiğiniz için bu size bir bahane de olurdu iki nefes çekmeniz için. zira eğer altı saati geçirirseniz hesabınıza önceden yüklemiş olduğunuz krediyi de aşma riskini göze almanız, ertesi günlerde daha uzun mesafeler kat ederek gerçek insanların çalıştığı il nano e la mela şubesinde soluğu almanız gerekirdi. yanınızda nakit takviyesi olmadığından ve o iki katı tekrar inip çıkmaya üşendiğinizden tabii.
bologna yıllarımda sadece iki ev değiştirmek gibi az rastlanır bir şansa sahip olmuştum (ilk evde altı ay ikincisinde beş yıl yaşadığım düşünülürse neredeyse hiç ev değiştirmedim diye bile düşünülebilir), ikinci şansım da her iki evin de çok yakınında bir 'il nano e la mela' şubesi bulunmasıydı. evimize internet ve bilgisayarın üniversitenin üçüncü senesinden önce girmediği zamanlardı onlar. istanbul'da kalan arkadaşlarımızdan çok daha gerdieydik bu açıdan. okul kütüphanelerindeki ayaküstü bilgisayarladaki yahoo hesaplarımızdan mailler atardık. (benimkisi bazen üşensem de içten içe pek sevdiğim co.uk uzantılıydı, o da birmingham hikayesine dahil bir ayrıntı)
o yıllarda vhs'ten dvd'ye geçişi de yaşadık sevgili ev arkadaşlarım esra ve aslı ile birlikte. tabii dvd oynatıcımız olmadığından orjinal dilde izlemek aşkına o formatta kiralanan filmleri bilgisayardan izlemek durumunda kalıyorduk. şimdi de devam ettirdiğim bu alışkanlık o zamanlardan kalma belki de: ekrana yakın olmayı seviyorum ama her şeyden önce.
işte bugün uzun zamandan beri yapılması gereken bazı toparlama işlerini yaparken sevgili(m) atilla'nın new york yıllarından kalma bu blockbuster kartı karşımıza çıkınca kendisinden belgelemeden ayrılamayacağıma karar verdim. yoksa geçmişe yolculuk yapmak planlarım arasında değildi.