küçük turuncu elbise



hayal kırıklığına uğramayı geciktirmek için elimden geleni yaptım ve orange is the new black'e dün gece 01:21 itibariyle başladım. sevdim. tavsiye ediyorum. önce yaprak'ın sonra da melda'nın onayından geçmişti aslında ama hassasiyetim dorukta artık. özensiz senaryolarla kandırılmaya dayanamıyorum. tabii bu sefer de çember daraldıkça daralıyor, bakım friends'i bilmem kaçıncı defadır yeniden izliyorum. ha pişman mıyım? asla! sadece aynı şeylere hala nasıl bu kadar çok gülebildiğimi görüp zekamdan şüphe ediyorum. şimdi asıl mesele diziyi tek başıma mı izlemeye devam edeceğim yoksa zevcemle de paylaşacak mıyım? mesela true blood'ı hiç paylaşmıyorum. pişman da değilim. (bu arada true blood bu sezon tam formunda değil mi? bunca saçmalamak her babayiğidin harcı değil, haftaya bitiyor olması çok acıklı)


,

yıllar önce uyuşturucu parasına sınır geçirtmekten 15 ay hapis cezasına çarptırılan piper'ın hikayesini izlediğimiz dizi eğer tutarsa, senarist ve hukukçular buluşup bir yolunu bulur ve o ceza 24 aya çıkarılır diye tahmin ediyorum.
ha bir de taylor schilling'in yüzüyle ilgili sıkıntının ne olduğunu merak ederseniz hemen söyliyim; geniş alnı.
izleyin.