porn jon

aslan yattığı yerden belli olur demişler, birileri demiş, haksız da sayılmazlar aslında
1. don jon korkularak ondan bekleneni vermediği için güzel.
2. scarlet johansson'ın çikletini ağzına çarpıveririm, tekdüze, sabit fikirli varoş şırfıntı'yı ne de güzel oynamış. aferin.
eğer uslu durmazsanız size o gömlekten alırım, ceza olarak
3. joseph gordon-levitt neredeyse antipatik bulunmak üzereyken tarafımdan genel olarak hayatta don jon olmadan önce, evirip çevirip pek de güzel koymuş önümüze bu filmi baştan sona. bravo.
4. julianne moore'un sonunun liam neeson ve nicolas cage gibi olmasından korktuğum bir dönemde (sürümden kazanma halinde kendisi) don jon'da sahip olduğu karakteri azıcık what maisie knew'ü andırsa da sevindirici buldum. yani kısa bir süreliğine de olsa bir oh dedim. şimdi carrie geliyor, orada da severim sanki.
tony danza'ya bakın hele, bırakın o da rahat rahat scarlett'e baksın
5. anne ok, tony danza baba ok (hep baba hep baba), cep telefonunda kopamayıp son anda karakter tahliliyle ailesinin sesini kesen kız kardeş ise çok ok.

bazı filmlerin fragmanını o kadar çok izliyorsunuz ki filmi izlemenize gerek kalmıyor. don jon için de aynısının olmasından korkuyordum film başlayana kadar, ama olmadı.
anne hathaway'li channing tatum'lu bir örneğini (hatta azıcık ucundan aynısının çikolata versiyonunda cuba gooding jr'lısını-hollywood da o adamı sevmekten bir anda vazgeçiverdi ya, resmen kullanıp attılar bir kenara oscar'ını tutuşturup eline-) de burnumuza sokuverdiği romantik komedi safsatasının pornodan daha beter olduğunu savunduktan sonra ondan daha fazlasını beklemek hakkımız değil de ne? tabii yine de bugüne dek hep sersemliklere alıştırıldığımızda olsa gerek, tatmin edici sonuçlara şaşırıyoruz.
don jon'un porno bağımlılığından vazgeçmesi çok sevdiği tanrı'yı ve dinini bile sorgulamasına varacak sonuçlara gebe. olsun varsın. geç bile kalmış.