little miss sunshine? |
Ebeveynim festivalin ikinci gününe Muhteşem Kedi Balığı/Los Insolitos Peces Gato ile başladı.
Annem filmi, aile jargonunda artık kulağıma bir küfür gibi çalınan 'düzgün' kelimesiyle ifadelendirdi. Şöyle açıklayayım, eğer birisine (örneğin anneme) bir filmi size önerip önermediğini soruyorsanız, 'düzgün', önermediği anlamına geliyor. Evet gideri var, 'evet başlıyor, gelişiyor ve bir şekilde bitiyor ama hayatımıza hiçbir şey katmıyor' kategorisi.Babam ise çok hüzünlü bulduğunu, filmdeki küçük çocuğu kendi çocukluğuna benzettiğinden belki, etkilendiğini söyledi.
Ben ikisinin de düşündüğünü duymadan 18 nisan'daki gösterime biletimi zaten almış olduğumdan dönülmez akşamın ufkundayım.
Günün onlar için ikinci benim ise üçüncü filmim ise Laurence Anyways oldu.
Babam filmi çok karışık bir çoban salata olarak nitelendirdi.
Filmin uzunluğu ise hepimizi derinden sarstı. İki saat 46 dakikanın altından kostümler ve prodüksüyonun güzelliğiyle kalkabildik. Bir de, burada söz annemin; bizi hiç bilmediğimiz, tanımadığımız bambaşka bir dünyaya sürükledi film. 1989 doğumlu Xavier Dolan filminin hiçbir sahnesine kıyamama ya da en azından kısaltma inadını yarın sabah izleyeceğim Tom Çiftlikte ile kırar umuyorum...
Atlas'ın, var olduğunu bugüne dek bilmediğim, ayaklarını önündeki duvarımsıya uzatabildiğin, sanırım en iyi koltuk sırasında oturuyor olmama rağmen (8. sıra, hadi yine iyisiniz) girip çıktığım pozisyonların ve iyice huysuzlaşan ayaklarıma yaptırdığım uyduruk egzersizlerin haddi hesabı yok, üzgünüm yanımdaki çocuk. Bu vesileyle bir de arkamdaki kadından özür dilemek istiyorum; ikinci saati geride bıraktığımızı anladıktan sonra telefonumun ışığının ne kadar rahatsız edici olabileceğini bir an için unutup/boşverip filmin kaç dakika olduğunu anlamaya çalışırken ve iki saat 46 dakikayı okuyup ufak bir kalp krizi geçirirken beni uyardı ve çok haklıydı.
Ebeveynimin festival güncesinde yarın: Yaza Veda ve Yalnız Hayaletin Öyküsü