günün yıldızı, hiç kuşkusuz, the knick |
bugün izlediklerimin ayrıntılı listesini vermeye 20 ağustos çarşamba günüyle devam ediyorum...
kahvaltıda garfunkel and oates: s01e02 bunun devamını sadece yokluktan getiriyorum, yoksa iştahsızım. geçen haftalarda az sonra izleyebileceğiniz viralle büyük patırtı koparak iki genç kızımız uğraşıyorlar ama sanki olmuyor, neyse, peşin fikirli olmayalım,
akşamüstü molasında birkaç gündür ara vermiş olduğum forbrydelsen II: e06. (the killing olarak da bilinir) bölümü izledim. lund annesinin nikah töreninde mor saten bir elbise giymişti. gülsem mi ağlasam mı bilemedim, ama eminim kendisi de böyle hissediyordu, düğünü terk etmesine yarayan bir bahaneyle karşılaşınca nasıl sevindi bilemezsiniz. annesinin tavrını ayrıca sevdim, kızını tanımış, yadırgamıyor artık kadıncağız. git kızım diyor, yeni eşine de durumu bu bir lund ailesi kadınları geleneğidir diye açıklıyor zavallım.
yemek hazırlıklarından itinayla kaçındığım akşam saatlerinde geçn haftadan biriktirdiğim true blood s07e08... aslında son bölüme dek biriktirmeye devam etsem diyordum ama tutamadım kendimi. hem binge-watch ettiğimde öyle çok da memnun olmuyorum true blood'ı, daha önce de denedim, hele de sona iki bölüm bırakmaya çalışmanın hiç faydası yok bana. gıcır gıcır bir final için tek bölüm yetiyor.
the knick'in başrollerinden birindeki eve hewson bono'nun kızı. hee evet o bono. |
mean girls... uzun zamandır yeniden izlemek istiyordum. sonunda kavuştuk! lizzy caplan bu senin şerefine geliyor!
anladınız mı şimdi nereden gözünüzün nereden ısırdığını virginia johnson'ı... #mastersofsex |