bu sabah güne jennifer aniston'ın peruğuyla başladığımda saatler 10:30'u gösteriyordu, city'sdeydim, salon serin, koltukların yarısı ise boştu, yine de birisi tam önüme oturmayı başarmıştı, neyseki çok uzun boylu değildi. belalı rehine/life of crime 29 ağustos'ta vizyonda olacak, ve şu tv aktrisinden aktris olmaz, filmleri beş para etmez klişesinin bir adım ötesine geçtiğini söylemeliyim. aniston'ı seviyorum ben, saçmaladığı da oluyor evet ama kalbimde yeri var işte. filmin en önemli kişisi ise bence rachel değil john hawkes. ilk defa miranda july'nin you and me and everyone we know filminde izlemiştim, o zamandan beri hep daha sık karşılaşalım istiyorum. ama pek seçici kendisi... tim robbins var mos def var sonra isla fisher var, ki bu sonuncusu baya typecast oldu, yine metres rolünde (bkz. the great gatsby). mos def ise açık ara filmin en şık adamı!
true blood 9 ve 10'uncu bölümler. yani final. galiba birazdan ağlayacağım. dünyadaki tüm fangbangerz şerefine son bir kez daha i wanna do bad things with you! çok az finalde bu kadar özlemle doldum ben, neden bu kadar etkiledi anlamadım... ama sevindim, bir şeyler hissetmek hep güzel...
ha tabii arada bir bölüm de dancing on the edge izledim, öğle yemeğimi yediğim sıralardı, daha dün gibi aklımda...
şimdi saat 01:00 olsun da channel e'de kırmızı halı başlasın diye bekliyorum, malum, #emmys2014