evet unutmuşum!
oysaki öyle çok beklemiş ve istemiştim ki blind'ı izleyebilmeyi!
önce berlin sonra da istanbul film festivali'nde kaçırdım, kavuşmamız ancak geçen haftayaymış.
bugün hatırlamamın sebebi de vizyona başka sinema'yla bugün giriyor olması. haftanın açık ara en iyisi. (sin city 2'yi henüz izlemediyseniz tabii)
blind 30'larında çok hızlı bir şekilde kör olan bir kadını anlatıyor. yeni durumuna alışmaya çalışırken hayal gücü de eskiden olmadığı kadar çok çalışan kadın bir hikaye yazmaya başlıyor. gerçekle fantezi iç içe geçiyor, fakat aklınız fazla dağılmadan ve filmden korktuğunuz kadar uzaklaşmadan karakterlerle vedalaşmayı başarabiliyorsunuz. hayal ettiğim ve beklediğim kadar olmasa da blind iyi bir kaçamak.
sin city 2: a dame to kill for çok güzel.
ilki kadar etkileyici.
emek'te izlediğimden beri görselliğin neredeyse hiç yorulmamış olduğunu görmek şaşırtıcı. çünkü üstüne benzerleri defalarca denendi, anılarımızı kirletmek istercesine.
filmle ilgili canımı birazcık sıkan tek şey bölümler arasındaki kopukluk oldu. fakat yönetmenler frank miller ve robert rodriguez bu konuya kafalarını takmadıklarını o kadar net bir şekilde belli etmişler ki, buyrun devam edin, nasıl biliyorsanız öyle yapın, bize uyar! demekten başka çaresi kalmıyor insanın. izlemediyseniz derhal ve sinemada izleyiniz. televizyon filmi değil, ha bir de taklitlerinden sakınınız.
ilki kadar etkileyici.
emek'te izlediğimden beri görselliğin neredeyse hiç yorulmamış olduğunu görmek şaşırtıcı. çünkü üstüne benzerleri defalarca denendi, anılarımızı kirletmek istercesine.
filmle ilgili canımı birazcık sıkan tek şey bölümler arasındaki kopukluk oldu. fakat yönetmenler frank miller ve robert rodriguez bu konuya kafalarını takmadıklarını o kadar net bir şekilde belli etmişler ki, buyrun devam edin, nasıl biliyorsanız öyle yapın, bize uyar! demekten başka çaresi kalmıyor insanın. izlemediyseniz derhal ve sinemada izleyiniz. televizyon filmi değil, ha bir de taklitlerinden sakınınız.