ps.


son zamanlarda derken bahsetmeyi unuttuğum bazı şovlar var, biri crazy ex girlfriend, cuma gecesi üçüncü sezonu başladı. her bölümde yukardaki gibi şahane saçmalıklar var. daha önce büyük memeli kadınlar hakkında olanını paylaşmıştım sanıyorum, buradan buyrun 'heavy boobs'...


en önemli önerim ve ikinci sezonuyla ilkinden bile büyük aşk yaşadığım dizi one mississippi. tig notaro'nun yaratıcısı ve başrolünde olduğu dizinin ilk sezonunda ağlamadığım tek bir bölüm olmamıştı. ikinci sezon ilkine göre kesinlikle daha 'light'. ama akıllı duygusallığından bir şey yitirmemiş. ellen degeneres notaro'dan netflix special'ını yönetmesini istemiş bu arada, o da sevinerek kabul etmiş. tig notaro stand up kültüründen geliyor. bundan birkaç sene kendisine önce kanser teşhisi konuluyor. iki memesini birden alıyorlar, ya da o aldırmaya karar veriyor önlem olarak, o arada bir de annesini kaybediyor. ilk sezon daha çok bu arka arkaya söylerken bile gözlerimin dolmasına sebep olan konuları ele alıyor. yarı otobiyografik olduğunu söyleyebiliriz yani rahatlıkla. her iki sezonu da altı bölümden oluşan bu amazon yapımını bir lokmada yutabilirsiniz. ki, yutmalısınız da.


episodes'u da izlemeye devam ediyorum. sadık biri olduğumu biliyorsunuz artık bunca zaman sonra zaten herhalde. ayrıca bu sezon bayağı iyi. belki de artık bitiyor olduğu içindir.  

tokyo project'te, kısa film, artık tanıştırmaya gerek görmediğim elisabeth moss ve girls'den ebon moss-bachrach oynuyorlar. benim kurallarıma göre bugün hemen indirebilmiş olmamız gerekirdi ama henüz ortada yok. yönetmeni richard shephard yine girls'ün yönetmenlerinden biri.


unutmadan bir de bu hafta kumail nanjiani'nin (silicon valley) sunduğu saturday night live'ın açılışını paylaşayım. unutmadan demişken son zamanlarda unuttuğum bir şeye daha değinmek isterim o da nanjiani'nin karısıyla gerçek tanışma hikayelerini anlattıkları the big sick. tam o özlediğiniz tatlı küçük romantik komedi. hiç durmayın hemen izleyin. aynı kategoriden bir diğer film de landline. obvious child ekibinden. onu da ne çok sevdiğimi bilirsiniz. bu bir obvious child değil ama sayesinde/yüzünden günlerdir 90'lar playlistleri dinliyorum.


yarın bir aksilik olmazsa happy end'i de izleyeceğim. heyecanlıyım. mutlu pazarlar herkese.