geçen hafta...

juliette binoche, call my agent

...sırf golden globe'a aday gösterildi diye, önceden kısa film olup da sonradan diziye evrilen SMILF'i ve instyle'da kapak röportajı yaptığımız büşra develi olsun, kendisi de menajer bir başka arkadaşım sinem olsun, çeşitli insanlardan tavsiye olununca merakıma sonunda yenilip call my agent ya da orijinal ismiyle dix pour cent'i izledim.

smilf hiç fena olmamasına ve son derece gerçek sorunlara değinmesine rağmen daha hızlı tükendi, bir başka deyişle eriyip gitti. ama bir fransız dizisi olan call my agent'in hali hazırda varolan iki sezonu bundan birkaç saat önce bitti ve kendimi çok yakın bir aile üyemi tren garından uğurlamış gibi hissediyorum şimdi. neden havalimanı değil de tren garı derseniz, az önce bir başka arkadaşım olan yaprak'la da trenlerden bahsettik, bir de üstüne dizinin final bölümünde cannes film festivali'ne paris'ten trenle geçecek bir menajer vardı, bu iki durumdan biri bu esinlenmeye sebep oldu. ya da topluca oluverdiler.

SMILF

SMILF'te (single-mom-i'd-like-to-fuck) aslında okuyup adam (kadın) olabilcekken kendini anne olarak bulan, basketçi de olabilecekken olmayan, bu yarım kalmışlıklarını-bırakmışlıklarının sebebini de tam olarak çözemediğimiz bridgette'ın hikayesini izliyoruz. bridgette'in iki yaşında bir oğlu var, adı larry bird, bebeğin babasıyla ayrı fakat arkadaşça bir münasebet içindeler, bebeği fullhouse ya da friends ya da neredeyse bütün dizilerden alışık olduğumuz üzere ikizler canlandırıyor, tek ilginç durum ise, bence, canlandıranların kız oluşu. ilerde durum neye bağlanacak bilemiyorum. ama hiç önemli değil, dünyanın en güzel çocuğu çünkü fotoğrafta da görebileceğiniz üzere. bridgette akıllı bir kız. özel hocalıkla-asistanlık arası bir işi var, connie britton'ın (nashville) çocuklarına ve kendisine yardım ediyor. biraz shameless'lık var. ha bir de bridgette'in annesini rosie o'donnell canlandırıyor. hatıralar geçidi gibi... iyilik var dizide, moraller bozulsa ve çok korkunç gerçeklerle karşılaşılsa da zaman zaman, umutlu bir dizi. ikinci sezonu da onayı almış, yolda.




call my agent, andrea (camille cottin) & gabriel (gregory montel)

call my agent/dix pur cent (menajerimi arayın! / yüzde 10) fransa'da eli yüzü hayli düzgün bir menajerlik ajansı, bu ajansın başındaki menajerler, onların asistanları, sevgilileri, karıları, aktörler, juliette binoche'tan isabelle adjani'ye her bölümde sürprizler yaratan bir cast. dupduru fransız kadınları (bu kadınlardan biri de colette rolündeki ophelia kolb kasapoğlu ki ışıl kasapoğlu'nun kızı oluyor*), pek çetrefilli ilişkiler, yapım şirketleri, senaryolar, yıldızlık mertebesi, bin türlü katakulli, dram, komedi. iki sezon, 12 bölüm, yeni sezona daha kim bilir ne kadar çok var ve şu an beklemek çok zor geliyor. ilk sezonun sonunda hislerim böyle değildi. ikinci sezon daha insanileşti sanki hikaye ne biliyim... güncelleme: yeni sezonun ünlü casting'i tamamlanmış, jean dujardin mi istemezsiniz, monica belluci mi, gerard lanvin mı yoksa isabelle huppert mi? evet doğru duydunuz isabelle huppert. bir de beatrice dalle. oh la la. bu arada fransızcam çok ilerledi bu dizi sayesinde. bakın oh la la bile diyebiliyorum.



* teşekkürler nihan :)