muhafız


bir sürü dizi izliyorum (söylemesem bilmiyordunuz çünkü)
aynı zamanda grey's anatomy ve 911 gibi dizilerden de keyif alıyorum the wire ya da mad men gibi bazen içine girmesi zor gibi görünenlerden de. that 70's show yeni uyku öncesi&yemek sırası 22 dakikalığımız mesela ama kabullenmekte ne kadar zorlandığımızı anlatamam size. yani öyle uyduruk ki, bakın absürt demiyorum yanlış anlaşılmasın. bazı diyalogları yazmayı boşvermişlercesine uyduruk sanki aktörlerin hepsi al pacino da doğaçlasınlar, neyse.
hızlı tüketim konusunda artık sınırları aştık, netflix neyi bir sonraki/next olarak gösterirse onu izliyoruz. genel olarak diyorum ben riayet etmiyorum genellikle kendisine.
bakın geçenlerde peaky blinders'a başladık atilla'yla ikinci defa, birkaç yıl önce bir denememiz daha olmuştu. bir şans daha vermemizin doğru olacağını düşündük. galiba girdik de, gerçi boardwalk empire'la kıyaslamayı bir türlü bırakamadık ama sanırım farklı kategorilerde değerlendirmek gerekiyor iki diziyi. peaky daha çok bir video klip gibi, bölümlerin yarısı ağır çekimde sislerin ve stüdyo olduğu her halinden belli mekanların içinde ağır çekimde yürüyen shelby ya da düşmanlarından oluşuyor ne de olsa.
şunu örnek vermek için yazdım peaky meselesini, az önce muhafız'ı bitirdik. 10 bölümü iki günde bitirdik sanırım ki bunlar yoğun günler benim için, yani demek oluyo ki var olan tüm boş vaktimi muhafız'la geçirmişim, kendimi kandırmayayım, kimseye böyle bir kıyak geçmem, zorla izletemezsiniz bana hiçbir şeyi.
her neyse,
1. kolay izlenir bir şey çekmeyi başarmışlar. bravo. hızla akıyor ama bu diyalogların iyi yazıldığı anlamına gelmiyor, sürekli aynı cümlelerin tekrarlanmadığı ya da bir amerikan filmini dublajlı izliyor hissinden kurtulabildiğimiz anlamına da. -aslında bu noktada netflix'in dil ayarları konusunda da söyleyecek bir çift lafım var ama konuyu şimdilik erteliyorum- klişe her zaman kötü bir şey değildir, sıkılmadan da izledim. ama mesela neden gidip şahsiyet'te hümeyra'nın kocası agah beyoğlu tarafından öldürülene kadar yaşadığı evde çekim yaptıklarını anlayamadım. o kadar mı az insan izledi şahsiyet'i? o kadar mı rahat içleri? ve daha da önemlisi, başka ev mi yok sahte örümcek ağlarıyla örülebilecek? neyse bu da çok önemi değil, hem belki de yanılıyorumdur. (bunu tutamadım içimde)
2. muhafız bitti, hemen next dedik. ama mad men bitince de next diyoruz, the terror bitince de, the wire bitince de. çünkü bu bir sarmal sanırım. ve sırf merakımdan bile olsa emin olun ikinci sezonunu da izlerim.
geçen pazar günü kendime kahvaltıdan sonra ayırdığım bir vakit vardı, a simple favor'ın kalan kısmını bitirecektim. elektrikler kesildi. bilgisayarım şarjlı değilmiş, bir süre sonra o da kapandı. neyse ki geçen hafta uzun uzun metrolarda giderken başladığım kitabım yanı başımdaydı, çünkü bazen yerimden kalkmaya bile üşeniyorum, bir umut kaldığım yerden devam ederim diye. elektriklerin kesilmesi gerekti ama bitirdim kitabı.

sonuçta muhafız, bazen harry potter (seçilmiş kişilik durumu) bazen dr strange (bkz. gömlek/pelerin)
ve bence la casa de papel'den daha kötü değil. yani şimdi dalganızı geçin ok ama bir yere kadar bence. aynı seviye.