episodes: ingiliz iki senarist hollywood’a gelir ve yazdıkları dizinin amerikan versiyonuyla matt le blanc’in kariyerini yeniden hareketlendirmeye çalışırlar, evet joey tribbiani kendini oynuyo.
brockmire: belki de en çok andıran bu, alkolik bir beyzbol spikeri 10 yıl önce bırakıp gittiği kariyerine ligin düşük seviyelerinde bir takımın anonsçusu olarak devam etmeye çalışır. brockmire ve lasso'nun güneyli aksanları da cabası.
intelligence: cia’de çalışan david schwimmer-hayır, ross geller burada kendini oynamıyor- ingiliz istihbarat servisine ‘destek’ vermeye geldiğini sanır ama aslında rütbesi indirilmiştir, intelligence ve ted lasso’nun bir ortak yönleri de nick muhammed, dizinin sadece ilk bölümünde oynasa da rolü ve rol ele alışı iki dizide de bayağı aynı.
ve biraz da yine bir apple tv+ dizisi olan mythic quest: raven’s banquet'i andırdığını da ekleyeyim. bir işletme/şirket, asistanlar, saygı gördüğünü düşünen patronlar, özgür ve eşitlikçi gibi görünen fakat asla öyle olmayan, yeni zamanlara ayak uyduramamış ortamlar...
yaratıcısı ve başrol oyuncusu hep sevdiklerimden, SNL mezunu komedyen, olivia wilde’ın nişanlısı/çocuklarının babası/hayat arkadaşı jason sudeikis. amerikan futbolu koçu saf ve iyi yürekli theodore ‘ted' lasso, ingiltere’nin birinci ligden bir futbol takımının teknik direktörü olarak birleşik krallık'a gelir. açmalığın daniskası derseniz haklısınız, yani sonuçta n’alaka di mi? ilk bölümden neden böyle bir şey olduğunu anlayacaksınız şimdi spoiler verip can sıkmayayım. ardında ilişkilerine 'ara verdiklerini' anladığımız bir eş bir de çocuk bırakmıştır. uçakta business'ta bile seyahat ettirilmemiştir. yerleştirildiği evse oldukça sıradan, hatta küçük bir ingiliz dublex'i, altındaki araba ise evet belki çok tatlı ama yüzyılın herhalde ortalarından kalma bir fiat 500'dür. yani ben öyle sanıyorum ama bu uzmanlık alanım değil tabii ahahahah. neyse konuyu dağıtmayayım sonuçta pek de iyi karşılanmamış ve ağirlanmamıştır ama o bir çeşit şaban modeli, önüne çıkan her şeyi güler yüzle karşılar.
apple tv+’ın yeni dizisinin ilk 3 bölümü yayınlandı, 10 bölümlük sezonun diğer bölümleri the morning show ve servant’ta da olduğu gibi peyderpey yayınlanmaya devam edecek. bu arada artık ülkemizden appletv+ erişimi mevcut gibi görünse de konuyla ilgili bir tane habere ve bilgiye rastlayamıyorum. beni böyle düşünmeye itense altyazılarda türkçe seçeneğinin olması. güncel bilgileri alır almaz paylaşacağım.
sezon devam ettikçe ted lasso’nun aptal olmadığını bizim dışımızdakilere de kanıtlayacağını, aradığı sevgiyi bulacağını, fakat başarıyı yakalamasının zor olacağını öngörüyorum. dizinin ilk bölümü itibariyle dilinin yeterince komik olmadığını, karakterlerin de sadece yukarda bahsettiğim dizilerden değil, bugüne dek izlediğimiz başka her şeyden apartma ve tekdüze olduklarını düşünüyorum. jason sudeikis’ten daha fazlasını beklediğimden ümidimi henüz kesmiyor fakat izlemek için de sabırsızlanamıyorum ne yazık ki.