sıcacık noel & kış filmleri



(2020'de yapılmış ve her sene güncellenmiş bir liste)

en güzel en iç ısıtan yılbaşı, kara kış, noel, şömine başı filmlerini sunarım.

kardan yağmurdan ıslanan ayaklarınızın hemen kuruduğu, en sevdiğiniz yemeklerin sizi hazır beklediği, şöminenin çıtırdadığı, yılbaşı ışıklarının minik minik yandığı, kurabiyelerinizin kahvelerinizin yanınızdan hiç ayrılmadığı bir hisle izlenen bu filmleri bir araya getirmek istedim şu karantina karantina evimizde oturduğumuz cumartesi gününde. fargo ve the ice storm'u listeye eklerken binbeşyüzdoksaniki kere düşünmem de bu yüzden. ama pişman değilim.

eyes wide shut hiç kırismıs filmi diil farkındayım ama bi yandan da öyle, aile desen var, aşk desen var, noel ağacı desen yine var :D ayrıca benim, "die hard bir noel filmi midir değil midir?" sorusuna da alternatifim.
while you were sleeping her türden en sevdiğim filmlerden biri bu. öyle tatlı öyle naif öyle aşk dolu öyle sıcacık ki (daha geçen gün yine izledim)!
home alone macaulay'ın kardeşi kieran (succession) bu filmde abisinin başrolde oynadığını yıllar sonra anlamış. ikisi de settelermiş (evet filmde o da oynuyor, dikkatli bakın, göreceksiniz) ama abisi mac daha uzun saatler sette olurmuş, o sırada buna bir anlam veremezmiş. duyduğum en tatlı hikayelerden biri showbiz kids hakkında (daha geçen gün yine izledim).
the family stone hem ağlar hem izlerim bunu. vazgeçemem. yine izlicem, eli kulağında.
lord of the rings bunlar her zaman. arkasından gelen de öyle.
harry potter heh bu. serinin herhangi bir filmi, hiç farketmez. 

cher & nicolas cage, moonstruck, 1987

moonstruck tam bi noel filmi olmasa da muhteşem bi kış filmi olduğu gerçeğini yadsıyamayız. ayrıca new yokr'ta geçiyo. comm'on!
groundhog day hangi sinema salonunun hangi koltuğunda izlediğimi biraz daha kassam çıkarabileceğimi düşünüyorum bu filmi. kesinkes bir şişli sinemasıydı ve salonun sol tarafında oturuyordum. soğuk bir gündü gibi hatırlıyorum ama bunun filmde bill murray'nin ayakkabısının içine dolan kar sularıyla da bir ilgisi olabilir tabii. noelde değil şubat ayında geçer film (duuh!) ama karlı ve bol kalorili yiyeceklerin tüketildiği her film noel filmidir sonuçta.
bridget jones’ diary daha düşünürken içim ısınıyor. rene zellweger hem bu kadar tatlı ve yumuşak hem de nasıl rene zellweger olabiliyor gerçekten anlamış değilim.
edward scissorhands ah kalbim türünden bir dışlanmışlık hikayesi. tam da günümüze uygun mesajlar içeriyor.

jamie bell, claire foy & andrew scott, all of us strangers

all of us strangers çok taze bir filmimiz. asla bir noel filmi olmasa da pek çok sahnesinden birazcık daha fazla bu sahnesiyle çeldi kalbimi.
the holdovers 2023 ödül sezonunun en iyi kazanımlarından. lafı hiç uzatmıyor, sulandırmıyor. harika bir cast, harika bir hikaye.
serendipity en sevdiğim romkomlardan olmasa da, ya da geç keşfettiklerimden diyeyim, bu da iç ısıtmakta epey başarılıdır.
sleepless in seattle bu da meg ryan'ın içine sarındığı mantolarının ısısını izleyicisine geçirmeyi başaran bir filmdir. tabii tom hanks faktörünü de unutmamak gerekiyor. bizim seda sayan'ımız varsa amerikanın da thanks'i var.
you've got mail de aynı şekilde bunu başarır. filmde kışa gelindiğinde göz doldursa da sonra nasılsa bahar yeniden gelir. (you've got mail'in babası, 1940 yapımı the shop around the corner'a bir göz atabilirisniz)
the holiday bu klasiğimiz de pek çok listenin asıl kahramanlarından. e iç ısıtıyor mu ıstıyor e yapacak bir şey yok öyleyse basın play tuşuna!
when harry met sally bunlar benim canlarım güzellerim bitanelerim dünyanın en güzel aşk itirafı değil de ne o yılbaşı gecesi yaşanan. çok erken yaşta seyrettim o günden bugünlere de hep böyle bir ilişkinin hayalini kurdum. yani artık kurmuyorum evlendim barklandım da insanın aklı torba değil ki büzesin.
the nightmare before christmas bütün şarkılarını bilmek: check! tim burton'ın başyapıtlarından bence. yeniden die hard ikilemine değinip, şu soruyu yöneltmek isterim sizlere: "the nightmare before christmas bir noel filmi midir yoksa halloween filmi midir?"
the ice storm benim en sevdiğim filmlerden. noelle yılbaşıyla filan alakası yok, şükran günü'yle var. öyle güzel ki. ama işte hüzün de var. ah ang lee.
love actually listenin olmazsa olmazı, ama yaaaaani bi zahmet!
little women 1994 & 2019 işte bu da sırtınızı yaslamak isteyeceğiniz türden bir film. hüzünlü mü evet ama olsun yani yine bir çeşit mutlu sona ereceğini biliyorsunuz nasılsa. her iki versiyonundan da razıyım bu arada.
about time bir tatlılık bombası da bu. ama bu da ağlatır acımaz yani. (özür dilerim.)



beautiful girls işte bu bir gizli cevher henüz izlememiş olanlarınız için. leon'un hemen arkasından doğal saç rengiyle minik bir natalie portman, gencecik bir uma thurman, küçük kasabada bir kış ve kesişen hikayeler. yukardaki de bu da filmi belki de en iyi anlatan klip.
sex and the city (the movie) sırf carrie'nin miranda'nın evine giderkenki kombini ve arkada çalan irlanda folk müziği için bile izlenme(ME)ye değer bence. şaka şaka. müthiş bir serüven bu, dizinin bir sezonu gibi hissettiriyor, geçen hafta yine izledim yine öyleydi (kasım 2024)
the chronicles of narnia genç bir james mcavoy hem de belden aşağısı keçi. daha ne isteyebilirsiniz ki?
mean girls yayınımza yine bir şarkıyla ara vereceğim şimdi izninizle.
 

it’s a wonderful life bu bizim geleneklerimizde pek yok ama amerikan filmlerinin öyle bir baş kahramanı ki birkaç sene önce inadımı bir kenara bırakıp ben de izledim. hayır hiç etkilenmedim. ama filmin de ana fikrini oluşturan geri dönüp geçmişini değiştirebilmek hayallerin en güzeli sanırım.
the holidate bu netflix'in yenilerinden, kötü değil ama iyi olduğunu da savunduğumu sanmayın. hızlı ve hafif bir vakit geçirmelik.
let it snow bu da geçen sene çıkmıştı, kışı ve yılbaşı-noel sezonunu iliklerinize kadar hissettiren bir film, güzel müzikleri de vardı o yüzden neden olmasındı.
jumanji valla ben jumanji'lerin hepsini seviyorum. evde kalıp kutu oyunu oynamaktan daha kış bir şey de düşünemiyorum.

 
batman returns kedi kadının kedi kadına dönüşme sahnesi bence sinema tarihindeki en iyi sahneler arasındaki en iyi sahne. eyes wide shut, die hard ve nightmare before christmas dilemması arasına eklensin şimdi.
happiest season bu da çok taze (ydi). ilk stüdyo lezbiyen noel filmi olarak kayıtlara geçti. ben izledim. the family stone'un yolundan gidiyor ama 408397336272 fırın ekmek var daha yemesi gereken.
something from tiffany's hallmark/netflix/prime christmas filmi geleneğine güzel bir örnek. ya da bilmiyorum, zoey deutch'u çok sevdiğimden de kayırıyor olabillirim.
gremlins işte bu benim çocukluğum demek. kedim suzi kazaen ıslandığında filan aklım hep gizmo'ya gider, ya suzi de çoğalıverirse evil twinlerine dönüşür diye korkarken bulurum kendimi.
die hard (al işte!) ailesini bir arada tutmak isteyen becerikli ama serseri bir dedektif ve yippee-ki yay motherfucker!
fargo işte buna çekiniyodum biraz ama sonuçta o soğuklardan o sıcak evlere girerler ve yani frances mcdormand doruk noktalarından birinde burnundaki karnıyla!
love hard fragmanını izler izlemez listeme almıştım filmin kendisi de fena çıkmadı ama biraz daha fazla espri ve biraz daha hızlı olmasını beklerdim bi de nedense ve bana neyse nina dobrev iş buldu diye sevindim.
dash and lily bu bi film değil, dizi. ama bu onu daha da arzu edilir bir şey haline getiriyor bence. geçen sene bu zamanlar yayınlanmıştı, eğer izlemediyseniz mutlaka izleyin!
carol son yıllarda noele dair başımıza gelen en iyi şey carol. patricia highsmith'in yazdığı romanını da okuyun.