sabah sabah: gerçek kötüler

carrie mean girls'ün telekinetik versiyonu.
milletçe oldukça alışkın ve doğuştan yetenekli olduğumuz bir konu.
tam bi kız filmi olan carrie yılanın öcünü bile alıyor, size kötülük yapmış birisi filan varsa kulağına fısıldayın yeter, hemen halleder. yalnızın vaktiniz kısa olduğunu unutmayın. elinizi çabuk tutun.

yeni carrie'nin yeni teknolojileri bir bu sahnede digeri ise carrie youtube'da kendi gibi telekinetik insanların yayınladıkları videoları izlerken gerçekleşiyor. onun dışında yıl 2013 mü 1976 mı anlamak ne mümkün ne de gerekli

en gerçek kötü rolünde normalde bayağı sarışın bir insan ve spike jonze'un her'inde izlemek üzere olduğumuz
portia doubleday rol alıyor.

bu notre dame'ın kamburu halleri biraz abartılı olsa da 1976'da 27 yaşında olup lise son öğrencisini canlandıran sissy spacekten daha inandırıcıydı. bu arada chloe'nin rol arkadaşlarının yaş ortalamalarının 25 olduğunu da belirteyim

carrie'yle ilgili en çok merak ettiğim şeylerden biri bir okul kütüphanesinde nasıl telekinezi ve özel güçler gibi konular üzerine bu kadar çok kitap bulabildiği.
o çiçeği neden elbisesine taktığını hiç anlamadım, sonra tommy ross adındaki randevusu düzeltti zaten, oraya değil bileğine takacaksın dedi. bir de benim bugüne dek binlercesini izlediğim amerikan lise filmlerinden bildiğim çiçeği kavalyenin getirdiğidir. carrie bağımsız bir kadın adayı diye kendisi mi almış? kendi çiçeğimi kendim alırım.
peirce burada izleyiciye ne anlatmak istiyor?
şaşıracak bir şey yok carrie, evet bütün o insanları sen öldürdün. her şeyi içine atma dedim sana,
sonra böyle aşırı tepki veriyorsun.



carrie'nin gücünün sınırlarının belirsizleştiği o an. genç kız bir anda fay hattı gibi çalışmaya başlıyor
yönetmen kimberly peirce'i boys don't cry ile tanıyoruz. arayı fazlasıyla açanlardan kendisi. 
hollywood celebrity havasına girmek için bir çıkma teklifinin yeterli olduğunun kanıtı işte bu fotoğraf.


brian de palma'nın yönettiği ilk filmle sadece bir dakikalık bir süre farkına sahip olan yeni carrie'nin son yarım saati gerçek bir kan banyosu. elindeki gücün farkına vardıktan sonra buna carrie'nin kendisi kadar yönetmen kimberly peirce de şaşırmış olmalı ki genç oyuncusuna musa peygamber tarzı yetnekler bahşetmiş.