ebeveynimin festival güncesi e33s03

dünya festivallerinden kuşağına ait yaza veda kötü bir film olduğu yetmezmiş gibi bir de iki buçuk saat sürmüş.
bu ebeveyne bu yapılmaz caponezya, yapılmaz

Ebeveynim bugün festivale koşarak başladı. 
Koşup bir şeylere yetişmenin tadı başkadır, ama onlar bu hissi ne yazık ki yaşayamamışlar.
Yaza Veda'nın yarattığı büyük hayal kırıklığı bir sonraki film olan Yalnız Hayaletin Öyküsü'ne bile bulaştı.



İlkinin uzunluğundan bir de aç kalma riski yaşayan ebeveynim, filmleri yarıda terk etmenin saygısızlık olduğuna inanan bir jenerasyona, ya da incelik. Bu özelliklerini bana da bulaştırmışlar, son ana kadar beklersem belki filmin amacına ulaştığına tanıklık ederim diye ne saatler tüketmedim mi? Ancak bahsi geçen filmle ilgili sıkıntılarını anlattıkça onlara ba(ğ)zı taktikler vererek rahatlatmam gerektiğini hissettim. Her şeyden önce oranın tiyatro değil de sinema olduğu hakkında bir kez daha düşünmeleri lazımdı. Önünden geçip gidecekleri diger izleyicileri rahatsız edecekleri anların saniyenin dörtte biri kadar olduğunu ve tok bir 'özür'le kırdılarsa kalplerini ve ezdilerse ayaklarının acısını alabileceklerini söyledim. İkna olmuş gibilerdi ama hala şüpheliyim.

Babam film hakkında pek konuşmamayı tercih etti, annemse filmin adını aldığı ve yılın en güzel mevsimi olduğuna inandığı yazı bulutsuz bir gökyüzüyle dahi yansıtmaya çalışmadıklarını, mekanlardan aktörlere kadar göze çarpan her şeyin de ne yazık ki birbirinden çirkin olduğunu üzülerek belirtti, hem filmin doğru düzgün bir hikayesi bile yoktu... Bana da sakın izlemememi birkaç kez tembihlemeyi ihmal etmedi.

irrfan khan

Günün ebeveynim için ikinci benim için ise üçüncü filmi olan Yalnız Hayaletin Öyküsü 9 Nisan tarihine güzel finali oldu. Fakat babam ne yazık ki bundan da o kadar etkilenmedi. Diyorum ya, Yaza Veda laneti... Benim içime ise film başlarken güzel hisler doğdu, sonradan haklı çıktığıma pek sevindiğim.

İstikametimiz Hindistan'dı ve Irrfan Khan, dördüncü kez kız çocuk sahibi olmayı onuruna bir türlü yediremeyen ve onu erkek olarak yetiştirmekte kararlı 'babacık'ı (papaji?) canlandırıyordu. Bana biraz Ruhların Evi'ni en çok da yıllara uzanan bir hikaye olmasından dolayı anımsattı. Görsel olarak bir şölen değildi belki ama ona yakındı.
Annem de, bu filme bilet almasında azıcık da olsa etkili olduğum bilet kuyruğu ve ardından da sıra arkadaşım Leyla da filmden çok etkilendiler. Annem hint halkının kadınının da erkeğininin de ne kadar 'hülyalı' baktıklarının altını ve Yaza Veda'daki hayal kırıklığını anımsatarak bir kez daha çizdi...

yalnız hayaletin öykusü 'yeni bir bakış'ta gösterildi

Yarın Humus'a Dönüş ve Zar Oyunu ile hizmetinizde olacağız efendim.