43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ

YILIN EN GÜZEL ZAMANI!

İstanbul’da bahar 43 yıldır her sene İstabul Film Festivali’yle başlar.

 

132 uzun, 12 kısa metrajlı filmin gösterileceği 43. İstanbul Film festivali bu yıl 17-28 Nisan tarihleri arasında düzenleniyor. Biletler Lale kart sahipleri için 1 Nisan’da, genel satış ise 5 Nisan Cuma günü başlıyor. Bu yıl gösterimler, Atlas 1948 ve Beyoğlu Sineması, CineWAM Premium+ City’s, Kadıköy Sineması ve Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi olmak üzere toplam altı salonda yapılacak. Programa ait tüm detayları https://film.iksv.org/ adresinde bulabilirsiniz.

 

Bu yıl festivalin en önemli sürprizlerinden biri Wim Wenders’ı ağırlayacak olması! Efsanevi yönetmen geçtiğimiz yıl Cannes’da yarışan filmi Perfect Days’i festivalde sunmakla kalmıyor, filmin ödüllü başrol oyuncusu Koji Yakusho’ya birlikte geliyorlar İstanbul’a ve bir söyleşileri olacak programda. Wenders’in iki filmi daha gösterilecek festivalde; ilki Alman sanatçı Anselm Kiefer’in yaşamını ve sanat yolculuğunu mercek altına alan, Cannes’da prömiyerini yapan son filmi Anselm, diğeri ise 50. yılında restore edilen kopyasından gösterilecek olan Alice Kentlerde. Ben bir retrospektife de hayır demezdim bu arada hazır yakalamışken yönetmeni, Paris Texas’ı, Wings of Desire’ı perdede izlemek ne güzel olurdu, artık şansımı Sinematek’te deneyeceğim.

 

Festivalde sürprizlerle karşılaşmaya izin vermeli, bazen en merakla beklediğiniz filmden küskün ayrılır, bazen de en, ‘Hadi, bari bunu da izleyeyim,’ diye girdiğiniz salondan hayatınızın filmini, yönetmenini bularak çıkarsınız. Şimdi gelelim benim ağzımı en çok sulandıranlara! 


Bu yıl beni en çok etkileyen filmlerden olan, Nikolaj Arcel’in başrolünde Mads Mikkelsen’in oynadığı, Bastarden, Toprak Uğruna olmuştu bu yüzden önce onu önererek başlamak istiyorum. 18. yüzyılda geçen filmde Mikkelsen, Danimarka’nın sahipsiz ve verimsiz topraklarını işlemeye karar veren, tam da işleri yoluna koymaya başlamasıyla beraber de bölgenin yönetimini elinde bulunduran acımasız bir soylu olan de Schinkel’in radarına giren bir yüzbaşını canlandırıyor. ‘Danimarka tarihine dair bu kadar çok bilgiye ihtiyacımız var mı demeyin, Arcel’in başrollerinde Mikkelsen ve Alicia Vikander’ın oynadıkları 2012 yapımı A Royal Affair’ini de izleyin izlemediyseniz.


Korku filmi sever biri olarak tanışmak için en çok sabırsızladığım film ise festivalin Mayınlı Bölge seçkisine ait, dünya prömiyerini SXSW Film Festivali’nde yapan Late Night with the Devil, Şeytanla Bir Gece. Korku ustası Stephen King’in de (yazarın Twitter/X’te yaptığı kritikler meşhur) onayını alan film, 1970’lerde yayınlanan bir talk show sırasında stüdyoda kendini hissettiren şeytani varlık yüzünden işlerin kısa sürede ters gitmeye başlamasını konu alıyor.


Bir Kadir İnanır belgeseli olan Kuzeyden Gelen Adam ise bence festivalin en ilginç başlıklarından biri. Hüseyin Karabey’in çektiği film, İnanır’ın meslek yaşamı boyunca topladığı arşivinden (İnanır’ın arşivci kimliği beni çok heyecanlandırdı) ve henüz yayınlanmamış otobiyografisinden yola çıkıyor. Karabey yaklaşık 13 yıl boyunca belli aralıklarla Kadir İnanır’ı görüntülemiş! Sadece sinema değil, ülke tarihinden müthiş bir kesit olacağı muhakkak!

 

Richard Linklater; Dazed and Cofused ve Before üçlemesinden Boyhood’a tüm işlerini heyecanla takip ettiğim yönetmenlerden ve bu yıl festivalin Galalar bölümünde, Hit Man’le yer alıyor. Vizyonda da kendine yer bulması muhtemel bu filmin başrolünde en son Top Gun: Maverick ve Anyone But you’da izlediğimiz Glen Powell bulunuyor. Dikkatleri ilk olarak Dazed and Confused’un devam filmi niteliğindeki Everybody Wants Some’la üzerine çeken Powell filmin yazar kadrosunda da yer alıyor.

 

Kısa bir mola: film listenizi yaparken çokça göz ardı edilen bir hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum o da film süreleri! Uzun filmlerin sayısı mı arttı ne oldu bu ara bilmiyorm, ama sık sık eski patronlarımdan birinin söylediği şu söz gelir oldu aklıma, ‘Yazılarınıza aşık olmayın, ilişkiyi kısa kesin,’ derdi. Bu yönetmenler de bir türlü ayrılamıyorlar filmlerinden sanki… Neyse, hele de arka arkaya farklı salonlardan bilet alıyorsanız sakın süre kontrolü yapmadan film seçmeyin! Bir de bedeninizi fazla yormayın, bence günde üç filmden fazlası zarar. Tabii istisnai durumlar da var, mesela filmler kısadır, seanslar gün içine yayılmıştır, arada bir nefes almaya vaktiniz olur, o zaman tamam. Ama aksi durumlarda en çok beklediğiniz filme yazık edersiniz, aman diyim, hırs yapmayın. Salondakilere rahatsızlık vermeyecek, ama sizin de kan şekerinizin düşmesine engel atıştırmalıklar bulundurun yanınızda mutlaka. Termos sonra, termos çok mühim. Evden kahvenizi yapar çıkarsınız, sonra gider yine doldurtursunuz artık en sevdiğiniz içecek hangisiyse, bol bol su için diyemiyorum, malum, tuvalet sorun oluyor çünkü o zaman da. Bir nev-i kamp gibi görüyorum festival dönemlerini, sürekli aynı insanlarla karşılaşıp aynı şeyler için kalbinizin çarptığı, yeri geldiğinde birbirinize destek olduğunuz. Bilmiyorum, çok güzel, romantizmin anlamı gibi bir şey. Bakın film süreleri derken konu nerelere geldi. Şimdi önerilere devam…


İspanyol yönetmen Victor Erice’nin Ayva Ağacı’nın Güneşi’nden tam 32 yıl aradan sonra çektiği ilk film olan ve prömiyerini Cannes’da yapan Kapa Gözlerini, kayıp bir aktörün peşine düşen bir yönetmenin hikâyesini anlatıyor. Filmin 169 dakika olduğunu belirteyim sürelerden bahsetmişken.


Beş senede çekilen No Other Land, Gidecek Yer Yok, bu sene Berlin Film Festivali’nde gösterilen tek Filistin filmiydi ve festivalde En İyi Belgesel Film ödülünün de sahibi oldu (ödül töreni sırasında çok güzel konuşmalara da sahne olmuştu). Filistinli avukat, gazeteci, aktivist ve sinemacı Basel Adra ile Kudüs’te yaşayan İsrailli sinemacı ve araştırmacı gazeteci Yuval Abraham’ın filmleri tam da bugünlerde izlenmesi gereken yapımlardan!


Berlin’de Altın Ayı ödülünü alan Mati Diop imzalı belgesel Dahomey, yağmalanmış 26 sanat eserinin 2021’de Fransa’dan Benin’e iade edilişini anlatıyor. Altın Ayı’lı bu filmi hemen izleyebildiğimiz ne kadar şanslıyız!


Uluslararası Yarışma fimlerinden olan Faruk’un yönetmeni Aslı Özge İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma jürisinin de başkanı aynı zamanda da. Uzun süredir oturduğu apartmanı kentsel dönüşüm sebebiyle yıkıma girmesin diye uğraşan 90’lı yaşlardaki babasının belgeselini çekmeye karar veren bir kadının hikâyesinde, kurmaca ve gerçekler birbirine geçiyor. 


Dünyanın En Kötü İnsanı ile tanıdığımız Norveçli Herbert Nordrum’a Karlovy Vary’de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getiren Hipnoz, sigarayı bırakmak için hipnoterapiyi deneyen ve başarılı da olan eşindeki değişimi gözlemleyen bir adamın hikayesi, günümüzün ‘Yeni bir ben’ ataklarına da eleştiri niteliğinde olduğu söyleniyor. 


2019’un en iyilerinden Ve Sonra Dans Ettik’le tanıdığımız Gürcü yönetmen Levan Akın’ın yeni filmi Crossing, Geçiş; uzun zamadır kayıp olan trans yeğeni Tekla’yı aramak için İstanbul’a gelen emekli öğretmen Lia’nın hikayesini anlatıyor. Film Berlin Panorama bölümünde gösterilmiş ve izleyici ödüllerinde ikincilik kazanmıştı.


Pandemi dönemini konu alan fimleri pek sevmiyorum, hatta bir an önce unutmak istediğim bir zaman dilimi, fakat söz konusu yönetmen Olivier Assayas (Personal Shopper, Clouds of Sils Maria) olunca, Hors du Temps, Zamanın Dışında listeme giriş yaptı. Biri yönetmen diğeri müzik yazarı iki kardeş, eşleri ve çocuklarıyla birlikte çocukluklarının geçtiği eve kapanıyorlar ve olaylar gelişiyor. Bu da Berlin Festivali’nin hemen ardından soluğu şehrimizde alan filmlerden biri.

Karim Aïnouz’un Firebrand, Kraliçenin Oyunu’nda başrolleri Alicia Vikander ve tanınmayacak haldeki bir Jude Law paylaşıyorlar. 2013 tarihli Queen’s Gambit romanından uyarlanan film, 8. Henry ve altıncı karısı Katherine Parr arasında geçen olayları anlatıyor. Brezilyalı sinemacı Karim Aïnouz, 2022’de Dağların Denizcisi (şu an Mubi kitaplığında mevcut) ile İstanbul Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştı. 


Prömiyerini Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde yapan ve festival direktörü Kerem Ayan’ın dediğine göre Altın Ayı’yı kazanmasına kesin gözle bakılan İran filmi Keyke Mahboobe Man, En Sevdiğim Pastam, eşi öldüğü ve kızı da yurt dışında yaşadığı için yalnız yaşayan 70 yaşındaki Mahin’in bir gün çay içmeye çıkınca hayatına tekrar aşkın girmesini anlatıyor. Filmin yönetmenleri Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha’ya getirilen seyahat yasağı ve cezai suçlamalar nedeniyle Berlin’e gidememişlerdi.  


Berlin’de Büyük Jüri Ödülü’nü kazanan Yeohaengjaui Pilyo, Bir Gezginin İhtiyaçları Hong Sang-soo’nun programda yer alan ikinci filmi (diğeri de Suyun İçinde). 2012’nin In Another Country’sinden sonra bu filmde de Isabelle Huppert, Fransa’dan Kore’ye gelen bir kadına hayat veriyor.


Bu filmi listeme almamın sebebi The Bear’le iki sezondur içine kaybolduğumuz kaotik restoran mutfağı teması! Gerçi burda konu bir hayli farklı bir yöne evriliyor, ama olsun. Narcos: Mexico’nun yönetmeni olarak tanıyabileceğiniz Alonso Ruizpalacios’un filmi La Cocina, Mutfak’ın başrollerinden birinde Rooney Mara da bulunuyor ve Arnold Wesker’ın aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanıyor.


Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde izlemek için en çok sabırsızlandığım film Nehir Tuna’nın Yurt’u. Prömiyerini yaptığı Venedik de dahil olmak üzere yurtdışındaki pek çok festivalden ödülle dönen film, eğer iptal edilmemiş olsa Antalya Film Festivali’nde yarışacaktı. Aynı şekilde Kıvanç Sezer’in 8x8’i ve yine Venedik’te gösterilen Selman Nacar’ın Tereddüt Çizgisi de Antalya’dan beri izlemeyi beklediğimiz yerli filmlerden. 


Kısa film seçkisi de beni heyecanlandıran bölümlerinden festivalin. Son yıllarda merakımı en çok cezbeden, ilham verici işlerin çıktığı 10 kısa film var programda, en çok meraklandıransa, kesinlikle pozitif ayrımcılık yapıyorum çünkü arkadaşım: Yiğit Hepsev’in Aç Karnına Çıkmayalım’ı. 

 

Ulusal, Uluslararası, Belgesel, Kısa Film yarışmalarındaki filmlerin tümünü en altta görebilirsiniz.

 

Ferzan Özpetek’in Netflix İtalya için çektiği Bir İstanbul Üçlemesi: Meze-Müzik-Muhabbet de gösterimi festivalin Galalar bölümünde yapılacak filmlerden. Nezaket Erden’den Ahsen Eroğlu’na, elbette ki Serra Yılmaz’dan Burak Yamantürk’e yıldızlarla dolu kadrosuyla 20’şer dakikalık üç filmden oluşan film keyifli bir seyirlik sunuyor.

 

 


ULUSLARARASI YARIŞMA

Jüri başkanı Yeni Zelandalı oyuncu Kerry Fox. Jüri üyeleri, yönetmen Maryna Er Gorbach, kurgucu Gladys Joujou, Selanik Uluslararası Film Festivali ve Selanik Belgesel Festivali’nin artistik direktörü Orestis Andreadakis ve film eleştirmeni Guy Lodge.

 

Cezayir Kralı, Elias Belkeddar, Fransa, Cezayir

Dağların Ardı, Mohamed Ben Attia, Tunus, Belçika, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan, Katar

Kehanet, Baloji, Belçika, Demokratik Kongo, Hollanda, Fransa, Almanya, Güney Afrika

Sonsuza Dek, Anna Buryachkova, Ukrayna-Hollanda

Andrea’yı Sevmek, Manuel Martín Cuenca, İspanya

Cu Li Asla Ağlamaz, Pham Ngoc Lan, Vietnam, Filipinler, Fransa, Singapur, Norveç

Faruk, Aslı Özge, Almanya, Fransa, Türkiye

Embriyo Larva Kelebek, Kyros Papavassiliou, Yunanistan, GKRY

Pet Shop Days, Olmo Schnabel, İngiltere, İtalya, ABD, Meksika

Tatlı Rüyalar, Ena Sendijarevic, Hollanda, Fransa, Endonezya, İsveç

 

ULUSAL YARIŞMA 

Jüri başkanı Aslı Özge, jüri üyeleri oyuncu Merve Dizdar, görüntü yönetmeni Barış Aygen, sanatçı Halil Altındere ve müzisyen Ekin Fil.

 

Son Hasat, Cemil Ağacıkoğlu, Türkiye, Bulgaristan

Beraber, Mete Gümürhan, Türkiye, Hollanda, Belçika

Rosinante, Baran Gündüzalp

Büyük Kuşatma, Sinan Kesova

Tereddüt Çizgisi, Selman Nacar

Bildiğin Gibi Değil, Vuslat Saraçoğlu

8x8, Kıvanç Sezer

Yurt, Nehir Tuna, Türkiye, Almanya, Fransa

Suyun Üstü, Aslıhan Ünaldı

Başlangıçlar, Ozan Yoleri

 

ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI

Jüride yönetmen Berna Gençalp, yönetmen Orhan Eskiköy ve sinema yazarı Evrim Kaya yer alıyor. Jürinin seçtiği En İyi Belgesel, 30.000 TL ile ödüllendirilecek.

 

Domates Biber Depresyon, Aybüke Avcı

Bir Parça Memleket, Mümin Barış

Dargeçit, Berke Baş

Şarap Rengi Deniz, Nefin Dinç

Bir İsim ve Bir Yer, Can Eskinazi

Ege Güneşi, Ömer Gümüşer

Bir Gün, 365 Saat, Eylem Kaftan

Eclipse, İpek Kent, Efe Öztezdoğan

Bazen Hep Birlikte, Didem Pekün

Karanlık Zamanlarda Şarkı Söylemek, Ethem Özgüven


ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI 

Jüri yönetmen Kasım Ördek, yönetmen ve görsel sanatçı Zeynep Demirhan, oyuncu, yazar ve yönetmen Barış Gönenen’den oluşuyor. Jürinin seçtiği En İyi Kısa Film, Anadolu Efes tarafından 30.000 TL ile ödüllendirilecek.

 

Program 1:

36, Rezan Mir Uğurlu

Ağlak Bebe, Elif Öner

Gukla, Emine Uysal Berger, Özgür Ceylan

Beyaz Dağın Çocukları, Yalçın Çiftçi

Eksi Bir, Ömer Ferhat Özmen

Program 2:

Zarafet ve Şiddet Arasında, Şirin Bahar Demirel

Nasıl Kaybolunur, Tilbe Cana İnan

Aç Karnına Çıkmayalım, Yiğit Hepsev

Bir Dostluk, Gürkan Yücel

Onun Kalesinde, Yasemin Demirci

 

Festivalde ayrıca 2012 yılında hayatını kaybeden Seyfi Teoman adına 2013 yılından bu yana verilen Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü bölümünün jürisinde yönetmen Orçun Köksal, yapımcı İpek Erden ve yönetmen Nesimi Yetik yer alıyor.

 

İYİ SEYİRLER!