bu hafta vizyonda (16 aralık)




bu haftanın vizyona en önemli girişini sherock holmes ve arkadaşları yapıyorlar. tartışacak birşey yok sanırım. benim filmi izlemem ise haftaya kalacak bu gidişle... çünkü sinemada film izlemeyi tercih ettiğim pazar akşamında my week with marilyn'i görmeye gidiyorum rendes-vous istanbul film festivali kapsamında... neyse, konuyu dağıtmayalım.

izlemiş olduğum ve kesinlikle tavsiye ettiğim carnage ise haftasonunuza neşe katacak. çok iyi oyunculuklar izlemeke kalmayacak; bu kişilerin: jodie foster, kate winslet (her ikisi de adaylar altın küreye), christoph altz, john c. reilly; bu yeteneklerin nasıl da gözünüze gözünüze sokulmadığına, abartılı hareketler ve büyüklük taşlamalarla birbirlerinin önünü tıkamak yerine yol vermelerine tanık olacasınız. roman polanski'nin paris'te bir stüdyoda çektiği filmi sakın kaçırmayın.

bu haftanın bir diğer çok mühim girişi cannes'da her daim çok sevilen dardenne kardeşlerin le gamin au velo/bisikletli çocuk'u. geçen seneki festivalden büyük jüri ödülüyle ayrılan film, haftanın en güzel sürprizi.

microphone 2010 istanbul film festivali'nin altın lale'sinin sahibi. tek bir salonda görülebilecek bu mısır filmi tatlı bir komedi.

alvin ve sincaplar'ın üçüncüsüne geldiğimize ise inanmak güç ama gerçek. filmin tek sevimli yanı ise jason lee tabii. kendisini up all night'ta izlemeye doyamıyorum. ya da haydi abartmayayım, her sahneye çıkışında çok sevinçleniyorum diyerek özetliyim durumu.

ma part du gateau/acı tatlı tesadüfler'in başrolünde ise benim fransız liam neeson olarak nitelediğim les petits mouchoirs'dan hatırlayabilecğeiniz gilles lellouche yer alıyor...

aşk ve devrim bu sene adana altın koza film festivali'nden iki başrol oyuncusu deniz denker ve gün koper'e umut veren kadın ve erkek oyuncu ödüllerini getirdi. film aynı festivalden en iyi sanat yönetimi ve jüri özel ödüllerini de topladı. fragmana şuradan bir göz atmak isteyebileceğinizi düşünüyorum.

bir de sümela'nın şifresi temel diye bir filmimiz var...